Doğruların en doğrusu birinin bu derece düşüncesiz ve kendisinden bu derece aşağı bir kalabalığa böylesine kötü bir şekilde alay konusu edilmesine incinmeden ve için için öfkelenmeden katlanması mümkün değildi.
“Bir hayat veriyorum, oysa bir hayat almıştım. Onları sevmeye, okutmaya ve eğitmeye nasıl cesaret edeceğim, ben kan dökmüşken faziletten nasıl bahsedeceğim.
“İşte efendim bizim çocuklarımız böyledir , sizinkiler değil. Bizim çocuklarımız gerçek ile dokuz yaşında tanışırlar” derken sol elini sağ avucuna vurdu çocuklarımız gerçeğin altında böyle eziliyor derken.
“Ağabey bir şey daha sormama izin ver: Her insan, başkalarının gözlerine bakarak, içlerinden hangisi yaşamaya layıktır, hangisi daha az layıktır diye karar verme hakkına sahip midir?”
İvan; “ kim isteme hakkına sahip değildir ki?”
“Bana el kaldırdı” dedi Grigory suratını asarak
“Sırf sana değil, babama da el kaldırdı!” Dedi İvan
“Ben onu teknede yıkardım… o bana el kaldırdı!” Diye tekrarladı Grigory
Pyotr Aleksandroviç Miusov benim akrabam, sözlerinde plus de noblesse que de sincerite (içtenlikten ziyade asalet) olmasını sever, bende tam tersine konuşmamda plus de sincerite que de noblesse (asaletten ziyade içtenlik) olmasını severim ve noblesse (asalet)’in içine tükürürüm