Herkese merhaba Bugün size kalemi ile ilk kez tanıştığım Defne Suman’ın son kitabı ile geldim. Açıkçası kalemi ile daha önce tanışmadığım için çok üzgünüm çünkü anlatım tarzı oldukça akıcı ve adeta alıp götürüyor.
Kitabımızın konusu ise yetmiş beş yaşındaki İstanbullu Rum Periklis Drakos’un korona günlerinde, doğup büyüdüğü Çember Apartmanı’ndaki dairesinde anılarını kaleme alması ile başlıyor. Bu sırada kendine ev arayan genç Leyla ile karşılaşıyor ve aşık oluyor. Apartmanda bulunan iki dairesinden birini Leyla’ya satması ile yetmiş beş yıllık hayatına Leyla güneşi doğmaya başlar. Şimdi ise bu yetmiş beş yılın derinlerine iniyoruz ve zamanında İstanbul’un hatta özellikle Beyoğlu’nun ne kadar değerli ve keyifli yerler olduğunu okuyoruz. Devamında 6-7 Eylül olayları ile başlayan Rumlara yapılan zorbalıkları, evlerinden ve iş yerlerinden nasıl kovulduklarını okuyoruz. İşin acı tarafı bu olaylar sadece o gün ile kalmamış yıllar boyu ara ara artmış ve hep devam etmiş. İşte Periklis Bey ve ailesi bunlara şahit olmuş, kendileri gibi bir sürü hayatı oradan oraya sürüklemiş.
Genel anlamda kitabımız geçmişe ve günümüze bir köprü şeklinde ilerliyor. Bazı kısımlarında gerçekten hayrete düşüyorsunuz. Ben severek okudum. Eğer yazarın kalemi ile henüz tanışmadıysanız, kesinlikle tavsiyemdir.