Kitap belli bir kişiyi ele almamakta. Her bölümde farklı bir kadın ve hikayesi anlatılmaktadır.
Her kadının okuması gereken bir kitap ki kendi hemcinslerinin neler yaşadığını görsün ya da kişi kendi benzer şeyleri yaşıyorsa yalnız olmadığı öğrensin, dersler çıkarsın.
Her erkeğin okuması gereken bir kitap ki, kişi kadın ruhundan bi haber olmasın. Kadını, kadının düşünce yapısını anlayabilsin.
Gülseren Budayıcıoğlu'nu tanıdığımda insanların ikiye bölündüğü şu soru ile karşılaşmıştım: "Seanslarda geçen diologların, kimlik saklanıyor olmasına karşın böyle paylaşılması ne kadar etik?" Açıkçası psikoloji eğitimine sahip değilim, dolayısıyla bu konuda yorum yapacak bir statüye sahip değilim. Ancak düz bir vatandaş/okur olarak fikrim şudur ki, birçok insanın yaşadığı problemleri gözler önüne serip insanları bilinçlendirmek üzere kaleme dökülmüş bu kitaplar ya da dizi haline gelmiş eserleri benim için bir başarıdır. Çünkü nesilden nesile aktarılmış bazı yanlışlar, eksikler gözler önüne serilmeli, okunmalı ki bu yanlışlar düzelsin ve insanlar bilinçlensin.
İnsanlara iyice bakın. Derinlerde herkesin bir yarası var. Herkes kendi yolunda yürürken belli savaşlar veriyor. Bu noktada insanı daha iyi anlayıp tanıyabilmek için bu tarz psikoloji kitaplarını okumayı, incelemeyi seviyorum.