Türkiye’nin demokratikleşme taleplerini karşılamaktan uzak bir partinin 1980’ler boyunca iktidarda bulunması, 1970’lerden devranılan tıkanmış ekonomiye "yeniden yapılanma" adı altında uygulanan ihracata yönelik üretim, dış rekabete açılma, özelleştirme gibi öğelerden oluşan liberal ekonomi politikasının 1986’dan itibaren tıkanması ve yüksek enflasyonun (yılda ortalama % 70) kronik hale gelmesiyle birleşince, 1987’ye kadar süren, halktaki "toplumun iyiye gittiği" yolundaki izlenim tersine döndü ve yerini hızla artan bir kötümserliğe bıraktı.13 1983’te oyların % 45.1’ini alarak iktidara gelen Anavatan Partisi’nin, daha sonra yapılan değişik seçimlerde sırasıyla % 43.2 (1984, yerel), % 36.3 (1987 genel) ve % 21.7 (1989 yerel) oy alarak büyük bir destek kaybına uğraması bu gelişmenin en açık göstergesidir. Muhalefetin erken seçim talebini reddeden, artık halk desteğine sahip bulunmadığı halde, iktidar partisinin oylarıyla parti başkanını cumhurbaşkanı seçen Anavatan Partisi 1980’lerin sonunda yeni bir siyasal istikrarsızlık kaynağı haline geldi
Yine de, kapitalizmin en büyük günahı sömürü ya da dışsal güçlerin birey üzerinde kurduğu ilişki değildir; kapitalizm, en büyük günahı komünizmi ortaya çıkarmakla işlemiştir. "Komünizmin mesulü, insanlığın sefaleti karşısında asla mesuliyet taşımayan nankör ve insafsız kapitalizmdir." Üstelik "bugünkü komünizm yeryüzünden kaldırılsa bile, kapitalist zulüm bir adalet sistemi içinde erimedikçe, daima komünist intikamı insanlığın peşini bırakmayacaktır." (1 978: 99) Bu nedenle, Topçu'nun modernite ve kapitalizm karşıtlığının felsefi alandan iktisadi alana doğru giderek sertlik dozajı artan bir şekilde evrilmesinin ardındaki temel motivasyon kaynağının komünizm olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz: hem bir ideoloji olarak komünizm, hem de 1960'lar ve 70'ler Türkiye'sinin aktüel politik bir hareketi olarak komünizm. Topçu'nun, antikomünist politik projesinin, yani aşağıda üzerinde duracağımız ruhçu sosyalizm anlayışının başta gelen amacı, komünizm tehlikesinin önlenmesidir. Ruhçu sosyalizm anlayışına dayalı, ahlak temelleri üzerinde yükselen ve otoriter bir devletin hakim olduğu bir düzen, kapitalizmin adaletsizliklerini ortadan kaldıracak, bu ise komünizmin varoluş nedenini ve dolayısıyla varlığını sona erdirecektir.
Reklam
1968-70 yılları arasında, Dündar Taşer ve Rıfat Baykal'ın yönetiminde, Türkiye'nin farklı illerinde toplam 45 koman­do kampı açılmıştır. Bu kamplarda ülkücü gençlere silah ve yakın dövüş derslerinin yanı sıra ideolojik eğitim de veril­miştir. "Komando kampları" yaygın kanının aksine "kadro yaratma yönünden, sayı ve nicelik bakımından vazgeçil­mez bir işlev"i yerine getirmemişlerdir. (Bora&Can, 2000: 58) Ancak bu kampların başka bir önemi vardır: Komando kampları, daha sonra MHP adıyla Türkiye siyasetinde yer alacak Ülkücü Hareket'in kendisini sola karşı bir sokak gücü olarak kurma hedefinin açık bir işaretidir ve 1970'ler Türkiye'sinin iç savaş manzaraları bu hedefe ulaşıldığına dair bir gösterge olarak okunmalıdır. Ayrıca, bu kamplar, yine 1970'lere damgasını vuracak "ülkücü militan" profi­linin netleşmeye ve hareketin kadrolarını kimlerin oluş­turacağının anlaşılmaya başlandığı mekanlardır. Bu pro­fili ise esas olarak "taşralı, Sünni, muhafazakar, alt-orta sınıf gençlik" olarak tanımlayabiliriz. Ülkücü Hareket'in İslamileşmesindeki en önemli faktörlerden biri de, zaten tabanın bu karakteristiği olmuştur. Kentli kadroların aksi­ne, taşralı muhafazakar gençliğin antikomünist motivasyo­nu ve mobilize edilmesi, sadece kitabi bir milliyetçilikle ve İslamiyet öncesi döneme dair kahramanlık menkıbeleriyle ya da Nihal Atsız'ın romanlarıyla mümkün olamayacağın­dan, Ülkücü Hareket'in ideolojik terkibinde İslamın dozu giderek artacak, cihat ve şehitlik sola karşı savaşın esas un­surları haline gelecektir.
70 ler Radyo
" Şehirlerarası yolculukların az, şehir içindeki en uzak mesafelerin bile yürüyerek gidebileceğimiz kadar kısa olduğu dünyamızda...radyo, yalnız sesiyle değil, üzerindeki şehir adlarıyla da bizi büyülerdi... "
" 70' ler tutumluluk çağıydı. Kitaplar kıymetliydi. Kitap almak isteyen çocuklara bazı fikirsiz anneler 'Bir sürü kitabın var, birini oku işte,' derlerdi. Çaresiz okunurdu... "
....YOUR LİFE YOUR WORLD YOUR RULES..
..............👤 MY 👤 TALK 👤 BOX👤............. 100/1️⃣0️⃣0️⃣ PROFİLLERDE “Paylaştığım alıntılar onlara katıldığım anlamına gelmemektedir.” ŞEKLİNDE bilgilendirme notlarına rast geliyorum. 🤔 O halde, alıntılarınızı yorumlayın yanlış tanınmak istemiyorsanız. Yorum alanı diye bir şey var çok şükür. Böylelikle sadece yazarlara hizmet etmemiş ve
Reklam
596 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.