Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
21. yüzyılın yapay zeka, büyük veri ve gelecek gibi yaygın film izlekleri arasında bunlarla çoğunlukla çakışan bir konu daha var: Gözetim. Sayıya vurursak, bütün bir 20. yüzyıl boyunca çekilen gözetim konulu filmlerin sayısı, 21. yüzyılın daha ilk 20 yılındakinden bile daha az. Geçen yüzyılın gözetim filmlerinin üçte biri, zaten yalnızca
Enis Batur Önsözünden…
Oğuz Atay’ın çift portreli bir insan olarak düşünülebileceği kanısındayım: Biri neredeyse “pozitivist”, temel inançlarından soyutlanması güç, “dayanıklı” insan: Topografya kitabını, belki de Mustafa İnan’ın yaşam öyküsünü yazan, 1960’ların başında bir fikir dergisi çıkartmak için çırpınan kişi. Öteki, tam tersi oysa: Korkuyu beklerken tehlikeli oyunlara bile tutunamayan, gene de o oyunlarla yaşayan, geleceği elinden alınmış beyaz mantolu bir adam: Dipten sarsılmış, kırgın, hatta umutsuz biri: Günü geldiğinde yazdıklarının anlamına bile yetişemeyen Oğuz Atay. Biri gülüyorsa bu önsöze, öteki yalnızca bakıyordur. İkisi de inanmıyordur şüphesiz. İkisi de soruyordur, sonra: “Ben buradayım sevgili okurum, sen neredesin?”
Reklam
RUSYA’DA IRKÇILIK YAYILIYOR Rusya Federasyonu’nda ırkçı niteliğe sahip saldırılar her geçen yıl artış gösteriyor. Bu artış ilk bakışta, özellikle Rus olmayan nüfusun önemli boyutlarda olduğu büyük ya da orta büyüklükte kentlerdeki küçük Neo-Nazi grupların yaygınlaşmasının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Oysa daha derinlemesine bir analiz,