Bu da bir toplumun önüne serilen her (metin) gibi orada, iyi niyetli veya kötü niyetli, akıllı veya deli, bilgin ya da cahil, herkesin istediği gibi yorumlayacağı, ölümsüz bir taşın üstünde ölü süz kalacak bir yazı oldu. Dinleyenlerden de herkes, karakterine en uygun, kulağına en tatlı gelen mısraları hatırında tutuyordu. Ve böylece, orada herkesin gözü önüne serilen bu yazı, sert taşa kazılmış bu mısralar, ağızdan ağıza geçerken, başka kılığa bürünüyor, bazen saçmalaşacak kadar değişiyordu.
Bir kuşun sesini gerçek anlamda dinlememiz, bir sonbahar yaprağının görkemini derinden görmemiz, başka birinin yüreğine dokunmamıza ve onun bize dokunmasına izin veren şey sadece bir dikkat verme olayıdır.
Aşk dediğin kitap bilgiçliğidir. Sözünü etmek, hakkında yazılar yazmak için uydurulmuş bir şeydir aşk. Şairlerin saçma sapan laflarıdır. Müspet olan evliliktir. Medeni Kanun aşktan değil, evlilikten söz açar. Bütün bu aşk teraneleri müziktir ancak.