Aydınlanma insanı kendisini "akıl" ın
işlevinde simgeleştirmekte ve kendi hayalini, idealini bu
simgenin doğrultusunda kurmaktadır.
O halde toplum akıldan, cisimleşmiş akıldan başka bir şey değildir.
Akıl bozukluğu ise, tanım gereği toplumun zıddı, onun varlık olmayan
tersidir; yani aklı ve dolayısıyla toplumu tehdit
eden unsurdur; o halde kapatılması, ama bunun da hasta
statüsü verilerek yapılması gerekir. Çünkü hasta statüsü
vermek, delinin ıslah olabilir bir ters varlık olduğu anlamına
gelmektedir. Tedavi, deliyi topluma geri vermek için vardır.
Ama bu modelde akıl asla tanımlanmamaktadır. Veya
daha doğrusu, akıl kendini ancak deliliğin zıddında, deliliğin
zıddı olarak tanımlayabilmektedir. Öyleyse delilik toplum
düzeninin varlığı için gereklidir, çünkü bu düzen kendine
ancak negatifinin aynasında kimlik verebilmektedir.