Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mehmet

Sabitlenmiş gönderi
Ey bahtsız! Tarihinin hiçbir devrinde kendine bu kadar yabancı, bu kadar hayran ve düşman olmadın. Laboratuarında aradığın, incelediğin, oyduğun, dibine indiğin, sırrını deştiğin her şey arasında yalnız ruhun yok. Onu beyin hücrelerinin bir üfürüğü sanmakla başlayan müthiş gafletin, otuz yıl içinde gördüğün iki muazzam dünya harbinin kan ve gözyaşı çağlayanlarında en büyük dersi arayan gözlerine bir körlük perdesi indirdi. Bırak şu maddeyi, boğ şu ölçü dehanı, doy şu fizik ve matematik tecessüsüne, kov şu kemiyet fikrini, dal kendi içine, koş kendi kendinin peşinden, bul onu, bul kendini, bul ruhunu, bul, sev, bil, an, gör, kendi içinde gör Allah’ını. Kendine dön, kendine bak, kendine gel. Aptalca bir konfor aşkından doğduğu halde her biri daha korkunç bir dünya harbi hazırlayan teknik mucizelerinin yanında, senin iç zıtlıklarını elemeye yarayacak ve seni kendi kendinle boğuşmaktan kurtaracak ruh mucizelerini ara. İnan mânevilere ve mukaddeslere, inan! Onlar hakkında bu kadar küçükçe düşünmekten utan! Her sezilen derinliğin ifşa ettiklerini düşünmekten bile seni alıkoyan tabiatçı metodlarını fırlat ve bitlenmiş elbiseler gibi at. Ortaçağ papazında haklı olarak ayıpladığın dar kafalılığın anlayış sınırlarını daha fazla darlaştıran beş duyu idrakinin kapalı dünyası içinde kalma: Arşı geç, ferşi atla, sidreyi aş, Gör ne var maverada ibrethîz.
Reklam
Aman Tanrılarım, ben neler düşünüyorum, günaha mı giriyorum acaba? İnsanın hiç istemediği halde bazen neler geliyor aklına!
İnsan ne kadar uzun olsa göğe ulaşamaz, İnsan ne kadar geniş olsa yeri kaplayamaz

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu suçumu bu kadar anlayışla karşıladıkları için ne büyük bir sevgi ve minnetlik duymuştum onlara, anlatamam. Gölgeleri kıvansın!
Bu yaşam öykümü yazmaya başlamam, adeta yeni bir kan getirdi damarlarıma.
Reklam
ŞİİRİN DOĞUŞU
Öyle çekici, öyle tatlı bir hali vardı ki, içimden koşup ona sarılmak, bol bol öpmek geliyordu; fakat bende hiç ama hiç cesaret yoktu, yaklaşmaya bile. Onun yerine, eve gidince onun tatlılığı ve güzelliğini, benim özlem, sevgi ve isteklerimi dile getiren içli şiirler yazıyordum.
Aynı şeyi düşünürdüm :)
Hatta atalarımızdan gelen bir söze göre, biz Sümerliler "yeryüzünün tuzu" imişiz. Niçin "tadı" demediler de "tuzu" dediler, pek çözemedim.
Mehmet
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Sumerli Ludingirra
Sumerli LudingirraMuazzez İlmiye Çığ
8.8/10 · 825 okunma
Özünde, can çekişmek, yaşamla ölüm arasındaki sınırda işkence görmek demek tir. Ölüm de yaşama içkin olduğu için, yaşam neredeyse bütünüyle bir can çekişmedir.
Reklam
Var olmam dünyanın bir anlamının olmadığını kanıtlıyor. Gerçekten, her şeyin son kertede hiçliğe indirgendiğini, bu dünyanın yasasının acı olduğunu düşünen, sonsuz sıkıntılarla boğuşan, mutsuz bir insanın çektiği işkencelerde nasıl bir anlam bulabilirim?
Zihnin varlığı her zaman bir yaşam eksikliğine, büyük bir yalnızlığa, uzun süreli bir acıya işaret eder. Kim zihin yoluyla kurtuluştan söz edebilir?
Bu organik olarak yetersiz, parçalı dünyada, birey kendi varlığını mutlak düzeye çıkarmak ister; dolayısıyla, herkes evrenin ya da tarihin merkeziymiş gibi yaşar.
Tüm içtenliğimle söylüyorum, taşa, tahta parçasına ya da yabani ota dönüşmeyi istemek için insanda büyük bir deliliğin olması gerekir.
1.494 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.