Hırsla yalan söyleniyordu düş ötesi gülünç ve saçmalık ötesi gazetelerde, afişlerde, havada karada, denize herkes işin içindeydi en kuyruklu yalanı kim söyleyecek diye yarışıyorlardı kısa süre sonra kentte gerçek diye bir şey kalmadı
Atatürk, yaşamı boyunca tüm sevdiklerine hangi yaşta olursa olsun “çocuk” diye seslenirdi. Onun sözlüğünde çocuk sevgi demekti.
O’nun çocuğu yoktu ama içinde bitip tükenmeyen bir çocuk sevgisi vardı. Bundan dolayı yüreği arada burkulmuş mudur bilmiyoruz ama galiba bu ihtimal çok düşük; bütün Türk çocukları onun öz yavruları gibiydi.
Hasan Rıza Soyak/ Atatürk'ten Hatıralar
ne cap canlı, ne de tamamen ölü olduğumu hissediyordum. Ne yaşayanların dünyasıyla bir bağım vardı, ne de ölümün unutuş ve huzurundan istifade edebiliyordum. Yürüyen bir ölüydüm sadece.
bende derin izler bırakmış, karanlık ve mistik havasına kendinizi daha ilk satırlarından kaptıracağınız sayfa sayısı az olsa da ruha oldukça ağır bir kitaptır.
şu yoksulluk, miskinlik dolu dünyada ilk defa sandım ki hayatımda bir güneş ışığı parladı. ama heyhat! güneş ışığı değildi bu; belki sadece gelip geçici bir ışık; kadın ya da melek şeklinde görünüp kayan bir yıldız. o bir anlık aydınlıkta, bir saniye zarfında hayatımın bütün bedbahtlıklarını gördüm; bunların görkemini fark ettim. sonra bu ışık, kaybolması gereken karanlık girdabında yine kayboldu. hayır, bu gelip geçici ışığı kendime saklayamadım