"Böylece yıkımlar bana düşünmeyi öğretti,
Zamanın gelip aşkımı götüreceğini.
Bu düşünce ölüm gibi, değiştiremez
Yalnızca ağlar, yitirmekten korktuğuna sahip olduğu için."
İnşallah daha gerçek ve içten sevmeyi de öğreniyoruzdur. Anlayış ve sevgi, sadece yaşla gelen bir bilgeliği gerektirir. Ama bu bilgeliğin gelişiminin en yüksek noktasında ortadan silineceğiz.
Yeni doğruya karşı kendini hendeklerle çeviren fanatiğin tersine, hem inanabilme, hem de kendi şüphelerini kabul etmeye cesareti olan kişi yeniden öğrenmeye açık ve esnektir.
-Hiçbir afilli söz ya da tespit kim ne derse desin. Kıtlıkla can çekişen bir coğrafyaya bir bidon su bile götürmekten daha kıymetli değil. Şu biçare dünya için bir şeyler yapılamaz mı? Kendimize sormamız gereken asıl soru bu. Her şeye rağmen.
İkiyüzlü insanlar, arkalarından konuştukları kişilerle samimi oldukları zaman hiç mi yüzleri kızarmaz? Merak ediyorum bir gün önce yüzüne gülüp eğlendiğin bir kaç gün sonrasında ise onu kullanılmış peçete gibi bir kenara fırlatan birisine karşı "insan" sıfatını nasıl kullanabilirim?