İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır.
Özgürlüğün yerini bağımsızlığın aldığı her ülkede, her güçlü yürek, her dirayetli örgütün ilk ihtiyacı hem saldırıyı hem savunmayı güvence altına alan ve taşıyanı korkunç, sıklıkla dehşet saçar hale getiren silahtı.
“Çocukluğumun yitip gitmesi değil ağladığım; çocukluğum da dahil her şeyin yitip gitmesi. Bana ait zamanın somut olarak geçip gitmesi değil, zamanın soyut akışı beni öldüren, fiziksel beynimin içinde, üst kattaki o korkunç derecede isimsiz ve uzak piyanodan yükselen gamları hiç durmadan, gönülsüzce yineleyerek.”
Sizin de bildiğiniz gibi sevgili oğlum, siyasette insanlar değil düşünceler, duygular değil çıkarlar söz konusudur; siyasette bir insan öldürülmez, bir engel ortadan kaldırılır, hepsi bu.