Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aslı Nur Akaydın

Aslı Nur Akaydın
@Asuru
15 okur puanı
Temmuz 2018 tarihinde katıldı
Aslı Nur Akaydın tekrar paylaştı.
544 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Okurken etrafınızda ruhlar dolaşsın istiyor musunuz? Bu kitabı okuyun. :)) Mesele sansasyonel bir giriş yapmaktır, yapılmıştır. Latin Amerika’nın en güçlü yazarlarından biri İsabel Allende.
Ruhlar Evi
Ruhlar Evi
de onun ilk ve büyük ses getiren romanı. Romanı , belki de Latin Amerikalı yazarların darbelerle, şiddetle kaynaşmış çalkantılı tarihlerinin
Ruhlar Evi
Ruhlar EviIsabel Allende · Can Yayınları · 20201,127 okunma
Reklam
Anneannem yaşama tanıklık eden defterlerini elli yıl boyunca tuttu. Kimi dost ruhlarca kaçırılıp gizlendikleri için defterler, ailemizin birçok belgelerini yutan o uğursuz yangından kurtuldu. Şuracıkta ayaklarımın dibinde duruyorlar, renk renk kurdelelerle bağlanmış, tarih sırasına göre değil de olaylara göre ayrılmış, tıpkı Clara'nın yola çıkmazdan önce düzenlediği gibi.
Sayfa 439
Ah'larının yerde bırakılmaması gereken herkes adına benim öç almam çok güç bir şey, çünkü bunu yaparsam benim aldığım öç de aynı aman dinlemez törenin bir parçası olup çıkar. Bu korkunç zinciri kırmalıyım. Hayattaki işimin, omzuma yüklenen ödevin kinleri sürdürmek değil, yalnızca şu sayfaları doldurmak olduğuna inanmak istiyorum.
Sayfa 439

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Arada içime öyle geliyor ki bütün bunları ben daha önceden de yaşadım, bunların hepsini daha önceden de yazdım, sözcüğü sözcüğüne. Gene de biliyorum ki ben değildim bu, başka bir kadındı: günün birinde ben kullanabileyim diye defter tutan bir kadın. Ben mi yazıyorum, o mu yazmıştı, anılar kırılgandır, tek bir insan yaşamı kısacıktır, diye... öylesine çarçabuk gelip geçer ki olayların arasındaki ilişkiyi görmeye fırsat bulamayız; yaptığımız şeylerin sonucunu hesaplayamayız ve geçmiş, bugün, gelecek masalına inanırız; oysa belki aslında her şey eşzamanlıdır, bütün çağların ruhlarının boşlukta birbirine karıştığını görebilen Mora kızkardeşlerin dediği gibi. Anneannem Clara işte bunun için defter tutmuştu, her şeyi gerçek boyutlarıyla görebilmek ve kendi zayıf belleğine meydan okumak için.
Sayfa 439
Evime döndüğümden beri, şu birkaç kısa hafta içinde kinim yoğunluğunu, keskinliğini yitirdi sanki. Başımıza gelenlerin hiçbirinin rastlantısal olmadığını, benim doğumumdan çok önce belirlenen bir yazgıya uyduğunu, Esteban García'nın da bu dizaynın bir parçası olduğunu sezinlemeye başladım. Kaba saba, yamuk bir çizgi gerçi, ne var ki bu dizaynda hiçbir fırça vuruşu boşuna değil. Benim dedem onun ninesi Pancha García'yı irmak boyundaki sazlar arasında yere yıktığı gün olaylar zincirine yeni bir halka eklenmiş oldu ki bu zincirin kendi kendini tamamlaması kaçınılmazdı. Sonradan, ırzına geçilen kadının torunu ırz düşmanının torununa karşı aynı tutumu sergiliyor. Belki bundan kırk yıl sonra benim torunum da García'nın torununu sazların arasına devirecek ve bu böylece sürüp gidecek yüzyıllar boyunca, hiç bitmeyen, bir üzgü, kan ve sevgi öyküsü.
Sayfa 438
Reklam
Dedem kendi eliyle birçok sayfalar yazdı, sonra, söylemek istediği her şeyi yazdığına inanç getirince Clara'nın yatağına uzandı. Onunla birlikte beklemek için ben de yanına oturdum. Ölüm çok bekletmeden geldi ve onu dingin uykusunun arasında, habersiz yakaladı. Kimbilir, belki de elinden tutup alnından öpenin karısı olduğunu görüyordu düşünde, çünkü son günlerinde Clara onu bir an bile yalnız bırakmamış, evin içinde adım adım izleyerek kütüphanesinde kitap okurken omzunun üstünden bakmış, yattığı zaman o da yanına uzanarak, o güzel, kıvırcık başını onun omzuna yaslamıştı. Önceleri gizemli bir ışımadan ibaretken, dedem ömür boyu eziyetini çektiği öfkesinden yavaş yavaş arındıkça Clara da en güzel haliyle gözükmeye başlamıştı: bütün dişleriyle gülüyor ve evin içinde dolanırken öteki ruhları da canlandırıyordu. Yazı yazmamızda bize yardım etti ve onun sayesinde Esteban Trueba'ya mutlu ölmek nasip oldu, onun adını mırıldanarak: Clara, gaibi gören, durular durusu.
Sayfa 438
Ruhların döneminde Clara'nın yaptığı gibi vazolara taze çiçekler, masaların üzerine meyve dolu tabaklar koydum ve evin havası bunların tatlı kokularıyla doldu. Sonra dedemle kol kola evi dolaştık, köşelerde durup geçmişi andık ve başka çağların, yaşamın bütün iniş çıkışlarına karşın yerli yerinde kalmış olan gözle görülmez hayaletlerini selamladık. Bu öyküyü yazmamız gerektiğini düşünen dedem oldu. "Bu sayede, günün birinde buradan ayrılmak zorunda kalırsan köklerini de beraberinde götürebilirsin, kızım," diyordu.
Sayfa 437
Beni evime götürmesini rica etti; ben de buraya böyle geldim. Yol boyunca kenti oluşturan korkunç çelişkileri görebiliyordum: kulübeler ve kulübeleri gözden gizlemek için acele yapılmış derme çatma duvarlar, sıkışık, kurşuni kent mer kezi ve sonra Yukarı Semt, parkları, İngiliz bahçeleriyle, camdan yapılma gökdelenleri, bisikletle gezinen şanslı, bakımlı çocuklarıyla. Buranın köpekleri bile mutlu gözüktü gözüme. Her şey düzenli, her şey temiz, her şey dingin, belleksiz bir vicdanın somut huzuru. Bu semt sanki başka bir ülke.
Sayfa 436
Beni kurtarmak için kendini müthiş bir tehlikeye attığını söylediğim zaman gülümsedi. İşte o zaman Albay García'nın ve onun gibilerin günlerinin sayılı olduğunu anladım, çünkü bu kadınların ruh ateşini söndürememişlerdi.
Sayfa 436
Toplama kampında ancak birkaç gün kaldım. Bir çarşamba günü polisler beni almaya geldi. Gene Esteban García'ya götürüyorlar diye bir an paniğe kapıldımsa da arkadaşlarım, "Polisler üniformalıysa gizli polis değil demektir," dediler de içime biraz su serpildi. Yün kazağımı bıraktım onlara, söksünler de Adriana'nın çocukları için bir şeyler örsünler diye. Tutuklandığımda üstümde olan ve askerlerin önemsiz konularda gösterdikleri titiz dürüstlükle geri vermiş oldukları parayı da bıraktım. Defterimi pantolonumun içine yerleştirdim, kadınlarla birer birer kucak laştım. Duyduğum son şey arkadaşlarımın bana yürek vermek için söyledikleri şarkı oldu; kampa her gelen ve kamptan her ayrılan kadına şarkı söylüyorlardı zaten. Yürürken ağlıyordum. Mutlu olmuştum burada.
Sayfa 434
Reklam
Ona bir başka cankurtaran fikir daha verdi: düşüncelerini işletmek ve hücreden kurtulup yaşayabilmek için kafasında yazı yazmak, kâğıtsız kalemsiz. Alba'ya başından geçmekte olan bu korkunç ve gizli olaya tanıklık eden bir belge yazmasını önerdi. Öyle ki bilmek istemeyenlerin, normal bir yaşantı yanılsamasını sürdürmeye gücü yetenlerin, bir acılar denizinde pusulayı şaşırmış bir salda olduklarını yadsıyabilenlerin, tüm kanıtlara karşın kendi mutlu dünyalarının birkaç sokak ötesinde başkaları bulunduğunu, bu başkalarının da hayatın karanlık yüzünde yaşayıp öldüğünü bilmezlikten gelebilenlerin dingin yaşamına koşut olarak böyle bir dehşetin varlığını sürdürdüğünü dünya öğrenmeliydi. Clara geldiği yoldan yitip gitmezden önce, "Yapacak çok işin var," dedi torununa. "Hadi bakalım, kendine acımaktan vazgeç, biraz su iç ve yazıya başla."
Sayfa 420
387 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.