Bilim günümüzde insanın aklına gelen hemen her soruya cevap verebiliyor. Geriye sadece birkaç soru kaldı ve bu sorular anlaşılması güç olanlar. Nereden geldik? Burada ne yapıyoruz? Hayatın ve evrenin anlamı ne?
Onunla ağız tadıyla Konuşmadan, hesaplaşmadan, içimde hiçbir ukde bırakmadan ölmesini istiyordum ama babam ellerimin arasından göz göre göre kayıp gidiyordu.
“Uyumayı başaramıyorum. Gözkapaklarımın arasında uykumu kaçıran bir kadın var. Eğer yapabilseydim ona gitmesini söylerdim; ama boğazımda konuşmamı engelleyen bir kadın var.”
Bir şey hem var, hem yoksa, tam varlıkla tam yokluğun ortasında yer alır; ne bilginin ne de bilgisizliğin konusu olabilir, ancak, bilgisizlikle bilgi arasındaki bir yetinin malıdır.
-bütün bu kurallar o kadar önemli değil, bunların hepsini küçümseyebiliriz, yeterki koruyucular, asıl büyük kuralı, tek başına her şeyiten kuralı göz önünde bulundursunlar.
- nedir o kural?
-eğitim ve öğretim, dedim; yurttaşlarımızın kafası iyi bir eğitimle aydınlanmışsa , bütün bu meseleleri de çözerler kolayca, konuşmadığınız daha başkalarını da; örneğin, kadın, evlenme, çocuk gibi meselelerini: hani atasözünün “dostlar arasında ortak” dediği şeyleri.
-Bir şehirde düzensizlikler, hastalıklar çoğaldı mı, bir sürü mahkemeler, hastaneler açılır. Bir sürü hür insan da bu işlere hevesle atıldı mı, avukatlık ve hekimlik  de o şehirde şanlı, şerefli meslekler haline gelir.
-öyle ya.
-şehirde, yalnız küçük insanların, işçilerin değil, aydın, yetkin olmakla övünen kimselerin bile hekimleri, yargıçları aramaları, o şehirde, eğitimin bozuk olduğuna en açık bir kanıt değil midir? İnsanın doğruyla eğriyi kendi kendini ayıramayıp, hakeme, yargıca başvurması, adaleti başkalarından beklemesi çirkin bir şey değil midir?
İyi hekim, bedeni bedeniyle iyi etmez. Öyle olsa, kendisinin hiç hastalık çekmemiş sağlam bir bedeni olması gerekirdi. Bence iyi hekim, bedeni kafasıyla iyi eder. Kafası kötüyse ya da kötüleşmişse hastalığı iyi edemez.