"Ama sen ona örnek oldun, öğreten oldun. İyilik, yola düşen, yoldan toplanan bir şey değildir. Tesadüfen ele geçen bir şey değildir. İnsan iyiliği ancak başka bir insandan öğrenir."
"İnsanların insan olarak kalmalarıydı senin en büyük dileğin. Savaşın onları insanlıktan çıkarmamalarını, ruhlarından iyilik ve acıma duygusunu çıkarıp atmamasını istiyordun. Sen hep böyle olmaya çalıştın. Bu dünyadan insanlar göçüp gider ama yaptıkları iyi şeyler kalır. Senin güzel davranışın da unutulmayacaktır."
"Parmak iziniz de, kaderiniz de, gençliğiniz de tek, geri dönüşsüz, size bağlanmış en büyük armağan. Araya vermeyin, aman diyeyim, tekrarı yok çünkü. Ölümse, ne davetsiz misafir, biliyor olmalısınız..."
"Yaşamak, bizim evdeki kızların görüntüyü kurtarmak için, bazen de iki iş arası ruhları ferahlasın diye makinede yaptıkları kasnak nakışına benziyor. İnanın böyle... Deseni eğri çizmek de, kasnağı doğru tutmak da, doğru yerde en gerçek rengi bulup işlemek de size kalmış... Kâinat da sizsiniz, kendi kendini doğan günde yeniden yaratan da, yok eden de..."
"Şimdi siz hayal âlemindekiler, gerçek âlemdekilerin size dair her şeyden haberdar olduğuna inanmayacaksınız, ama neylersiniz ki gerçek bu... Dünyaya konup göçmüş tüm insanlar, ulu bir nehrin ayırdığı sahici bir âlemde, yıldızlara yaslanıp siz ölümlüleri seyrediyor. Kendinize çekidüzen verin Allah aşkına, sahici insanlar olun. Hayat bir kereliğine sunulan olağanüstü bir armağan. Güzelim dünyaya konarken, göçerken sevgi dolu olun, yaşamasını bilin."
... Hayır diyor Sait Faik (ya da Sinağrit Baba). İmtihan geçirmemişse anlaşılmaz. İnsanın kendisinde var olduğuna inandığı özelliklere gerçekten sahip olup olmadığının anlaşılması için ille de sınanması gerekir.
... Hemingway'in en iyi eseri olduğunu söylediği öykü, İngilizce altı, Türkçe, topu topu beş sözcükten oluşur. Etkileyicilik mi demiştik? Alın size etkileyiciliği tartışılmaz bir öykü:
"For sail: Baby shoes, never used."
"Satılık: Bebek ayakkabısı, hiç kullanılmamış."
Evet, tek oturumluktur öykü; evet, tek solukta okunur; ama ön hazırlığını yapmamış, kendisini etkilenmeye açık konuma sokmamışsa okur, öykünün onu alıp kısa bir sürede duygudan duyguya savurmasını boşuna bekler.
"Ama yine de duruyorsun. Geçmişte hiç durmadığın kadar. Yorgunluk değil bunun nedeni. Her zamankinden daha yorgun değilsin şu anda. Yaşlılık da neden değil buna. Her zamankinden daha yaşlı değilsin şu anda. Yine de hiç durmadığın kadar duruyorsun."
"İşitmeden, görmeden gidiyorsun yoluna. Günler boyu. Aynı yola. Başka bir yol kalmamışcasına. Başka bir yol yok artık senin için. Hesap yapmanın dışında eskiden durmuyordun hiç. Sıfırdan yeniden yola koyulmak için."