"Kitaplarla, resimlerle, güzel şeylerle dolu olan, insanların alçak sesle konuştukları, kendilerinin ve düşüncelerinin temiz olduğu bir havayı solumak istiyorum."
Herkes hayattaki zorluklardan, acılardan ve düzensizlikten şikâyet etmesine rağmen hayatı daha iyi, daha düzenli bir hale getirmek için kimse parmağını bile kıpırdatmıyor.
Her halk ruh haline göre içinden ya büyük şahsiyetleri ya da değersiz insanları çıkarıp iktidara getirir. Halkın kendisinde değer diye bir şey var mıdır? Ya da yok mudur? Halkın zihni, iradesi, vicdanı gelişmekte midir? Yoksa çürüyüp zehirlenmekte midir? Hayatını sefil hatta utanılacak bir şekilde mi tüketmektedir?
Finlandiya'da halkın zihni derin bir uykuya dalmaz, devrilen bir ağaç gibi çürümez. İnsanlar fakirliğe razı gelmeyi istemiyorlar. Başkasının iradesine bel bağlamazlar:
"Her şey olacağına varır," demezler.