Ben sanki bütün olabilecekleri düşünmedim mi? Maceralı seyahatimin belki de hayatıma mal olacağını bilmiyor muydum? Evet, her şeyin farkındaydım. Ama, bildiğim başka bir şey daha vardı ki, hayata bakış açımı özetliyordu; istediğimi yapıyor olmam. Kısacık ömrümüzde gerçekten hatırlanmaya değer anları şöyle bir gözden geçirdiğimizde, hangileri hatırda kalır acaba? Ben en çok heyecan duyduklarımız desem? Adrenalinin vücudumuzun en küçük birimine doğru yayılırken, hissettiğimiz duyum, sonrasında heyecanımızı alt etmeye çalışan öz benliğimiz. Normal şartlar altında yaşayamayacağımız bu olağanüstü duyumsamanın, süresini maksimuma uzattığımızda ortaya çıkan kimlik. Bütün bu kavramlara sığdırılıp anlatılamayacak kadar gelişen kişilik yapısı. Günümüzde tanımlanmaya girişilen, mükemmel insan özelliklerinin oluşmasında geçirilen evrelerin, çok dışında olabilir bu söylediklerim. Sonuçta, her insanın doğrusu farklı değil midir? Hayatımı sakin, kuytu köşemde, her türlü tehlikelerden ve heyecandan uzakta geçirmek istemiyorum. Ruhum, bir kartalınki gibi yükseklerde uçsun tiyorum. Yükseklerde hava ne kadar soğuk olursa olsun, vız gelir. Dizgin tutmaz, coşkulu yüreğimin götürdüğü yerlere gitmek istiyorum. İsteklerimi yerine getirirken de zorluklarına katlanmak zorundayım.
Bir zamanlar duygularımın da benim de, ait olduğum bir dünya evi vardı. Sonra bu evin dışına çıkıp, dış dünyayla, uzak diyarlarla tanıştım. İşte bundan sonra bir türlü dönüş yapamadım.
Bedenim bisikletle 'bir' artık. Öyle ki tepeden tırnağa yaptığım iş'e, hareket'in kendisine dönüşmüş durumdayım.
Belki de bisiklet kullanmak, yürümek, dans etmek gibi herhangi fiziksel bir işe odaklandığımızda, kendimizi ve yaşadığımız sorunları unutuyoruz.
Uzamda kaybolmuşçasına kadim zamanların bilgisine yaklaşabiliyor, bu kaybolmuş evrenin farklı boyutuna geçiş yapabiliyoruz.
Ve 'an'a yoğunlaştığımız bu kayboluşta yaptığımız iş'le bütünleşiyoruz. Tüm bunlar bir tür şaman ayini gibi...
Bedeninizin gücüyle seyahat etmek, her bir hücrenizin gösterdiği çabayı hissetmenizi sağlar; alnınızdan yuvarlanan her bir ter damlası, hareketin getirdiği hazzı tadan beden tarafından mutlulukla karşılanır.
...ne yazık ki bu devirde vicdan, insanların kararlarını değiştirmiyor. Sadece derinlerde bir yerlerde sızlıyor, sonra üstü çeşitli buluşlarla kapatılıyor. Böylece yolcu, tuttuğu yolda yürümeye devam ediyor.