Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

BiKitap

BiKitap
@Biikitap_
#kitapalıntısı #kitapönerisi
1 okur puanı
Ocak 2022 tarihinde katıldı
Oğuz İlinde Bəylik Yapan Kızlar/Bayanlar
Türkmenlerin tarih bilen bilginleri ve yazıcıları şöyle söylemişlerdir. Yedi Türkmen kızı bütün Oğuz ilini ağzına bakındırıp çok uzun yıllar beylik kıldılar. Ülke ve savaş yönettiler. Adaleti sağlayıp insanların huzurlu yaşamasını sağladılar. Onların birisi Altun Közeki Sundun Bay'ın kızı ve Salur Kazan Alp'ın kanısı Boyu Uzun Burla (Bular) Hatun idi. İkincisi, Karmış Bay'ın kızı ve Mamış Bik'in karısı idi. Onun kabri Sir Suyu'nun yakasındadır ve halk arasında meşhurdur. Özbekler ona Barçının Kök Käşanesi der. Istirahatgahı sanatkârane işlenmiş güzel kümbettir. Oğuz iline beylik yapan kızlardan üçüncüsü Kayı Bay'ın kızı ve Çavuldur Bala Alp'in karısı Şabatı idi. Oğuz iline beylik yapan kızlardan dördüncüsü Kondi Bay'ın kızı ve Biyeken Alp'ın karısı Künin Körkli idi. Beşincisi Yumak Bay'ın kızı ve Kalkın Konak Alp'in karısı yine bir Künin Körkli idi. Altıncısı Alp Arslan'ın kızı ve Kestan Kara Alp'ın karısı Kerce Bulada idi. Oğuz iline beylik yapan kızlardan Kınık Bay'ın kızı ve Dudal Bay'ın oğlu / Kimaç'ın karısı Kugadlı idi.'
Sayfa 241Kitabı okudu
Reklam
Ali'nin Han Olması
...Sultan'a arz kıldılar: "Biz Oğuz ili Salur boyundanız. Bizim büyük atalarımız Türkistan'dan çok önceleri gelmiştir." deyip kardeşliklerini bildirdiler. O Salur boyu mensubu halkın bir kısmı Irak'tan geri dönüp Mankışlak'a geldi. Mankışlak'a yerleşti. Onların niçin geldiklerini biz bilmiyoruz. Öğrenemedik de. Tanrı'm yardım eder de öğrenebilirsek size de anlatacağız. Önceden yaşamış Oğuz halkı şöyle dermiş: "Oğuz ilinin halkının göçüp yürümediği yol var mıdır? Evini kurup oturmadığı yer var mıdır?"
Sayfa 201Kitabı okudu
İnal Yavı oğlu Duylı Kayı
Duylı Kayı çağında Hazret-i Muhammed Mustafa Peygamber olarak gelmişti. Duylı Kayı, Bayat Dede Kerencük'ü ve Korkut'u elçi olarak onun hizmetine gönderip Müslüman olmuştu.
Sayfa 166Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Oğuz İlinin Yurtları
Maveraünnehr'e giden Türkmenlere Tacikler önce Türk derlerdi. Beş altı nesil yaşayıp geçtikten sonra oranın yerine, suyuna, havasına uymaya başladılar. Çeneleri kısık, gözleri büyük, yüzleri küçük ve büyük olmaya başladılar. Türkmen yurduna başka yerlerden gelip oturanlar ara- sından esirler ve tüccarlar Maveraünnehr'e gelmeye başladı. Daha önce burada yaşayanlar onları gördüler. Tacikler, bunlara "Türk" dediler. Önce "Türklere manend" diye söylediler. Bunun anlamı "Türk'e benzer" demektir. Kara halk yani köyde, mezrada yaşayanlar "Türk manend" diyemediği için "Türkmen" dedi. Türkmen adı bu şekilde ortaya çıkıp yaygınlaştı.
Sayfa 165Kitabı okudu
Selçuk Şah'ın büyük oğlu Alp Tuğrul Han, çok gayretli, azimli ve kararlı bir kişi idi. Bazen de işi oluruna bırakma yani müdahale etmeme huyu vardı. Tükellü halkı onun neslindendir. Tükellü'nün aslı hep kaderine razı olup işi oluruna bırakır. Tükellü, Moğolca bir kelimedir. Onlar adı Moğol dilinden almışlardır. Sultan Osman Han, Sultan Murad Han, Sultan Melik Şah, Yıldırım Bayezid Han ve Sultan Orhan; Tükellü asıllıdır. Tükellü halkı daima bey ve han olur. Han ve beylerin çoğu Tükellü asıllıdır.
Sayfa 161Kitabı okudu
Reklam
Oğuz Han İlinin ve Halkının Sözleşmesi
"Oğuz neslinden ve Bozok oğullarından sadece bir kimseye kağan yaparlar, iki kişiyi kağanlığa yükseltmezler. Onun için kağan bir olsa il düzene girer, kağan iki olsa il bozulur. Evvelki bilgilər, ak sakallılar ve bilginliler demişlerdir ki, 'bir kına iki kılıç sığmaz' ve 'bir kadını iki erkek alıp oturamaz' ve 'bir yurda iki töre sığmaz'."
Sayfa 148Kitabı okudu
Oğuz Han İlinin ve Halkının Sözleşmesi
"Bir kişi suç işlese, suçlu olsa; o kişi Kağanın yakın akrabası olsa veya başka boylardan olsa; kağanın bir adamı gidip onu yakalasa, ona kağanın küçük kardeşi, oğlu ve beyleri hiç kimse el atmasın; onu esirgemesin ve korumasın. Beni isteyip geliyor, benden yardım istiyor diye onu herhangi bir kimse korursa, onu koruyan olursa, her kim onu korursa; o koruyan kişi kağanın eşiğine getirilip arkasına kılıç ile vurulup iki parçaya bölünecektir. Niçin mi? Bu görene göz, işitene kulak olsun. Bir daha böyle bir işi kimse yapmaya cesaret edemesin."
Sayfa 147Kitabı okudu
Oğuz Kağan'ın Oğulları ve Torunları
Oğuz oğlu Gök Han'ın dört oğlu dünyaya geldi. Büyük oğlunun adı Bayındır, ikincisi Becene, üçüncüsü Çepni, dördüncüsü Çavdır idi. Oğuz oğlu Dağ Han'ın dört oğlu oldu: Büyük oğlunun adı Salur, ikincisi Eymür, üçüncüsü Ala Yuntlu, dördüncüsü Üregir'dir. Oğuz oğlu Deniz Han'ın dört oğlu oldu: Büyük oğlunun adı İğdir, ikincisi Bügdüz, üçüncüsü İva (Yıva), dördüncüsü Kınık idi. Oğuz Han'ın Kün Han, Ay Han, Yıldız Han, Kök Han, Dağ Han ve Deniz Han'dan olan torunları mevcuttur, Oğuz Han'ın kumadan olan torunları da vardır. Bunların bazısı İran'da ve başka başka yerlerde mesken tutup oturmuşlardır. Oğuz Kağan'ın altı oğlunun kumalardan olan oğullanı yirmi dörttür. Bunlar, Oğuz Kağan'ın hangi oğlundan olduğu bilinmemektedir: Köne, Terbetli/Turbatlı, Gireyli, Sultanlı, Oklı, Kökli, Sevinçli, Horasanlı, Yurtçı, Çamçı, Torumçı, Kumi, Surhi, Kuzçık/Kurçık, Suvarcık, Karaca/Karaçık, Kazgurt, Kırgız, Tigin, Lala, Mürdeşuy, Sayır, Karcım, Perçi...'
Sayfa 136Kitabı okudu
Oğuz Kağan'ın Oğulları ve Torunları
Kayı Han'dan sonra hâkimiyet Yıldız Han'ın büyük oğlu Avşar Han'a geçti. Oğuz Kağan'a hilafet etmek ve onun makamına oturmak Kayı Han'dan sonra Avşar Han'a ve onun evlatlarına nasip olmuştur. Öyle görünüyor ki âlem yok oluncaya kadar hanlık Avşar'ın neslinden nesline geçerek, onlar zamanın sonuna kadar hanlık yapacaklar. Ayrıca Avşar'dan sonra başka bir boya hanlık geçmedi.
Sayfa 135Kitabı okudu
Oğuz Kağan'ın Vefatı
...Sonra Oğuz Kağan oğullarına yurdunu paylaştırıp verdi ve onlara seslendi: "Ey oğullarım!.. Ben çok dağlar aştım, çok vuruşmalar gördüm. Çok kargı ve çok ok attım. Atla çok yürüdüm. Düşmanları ağlattım, dostlarımı güldürdüm. Ben Gök Tanrı'ya olan borcumu ödedim. Şimdi yurdumu size veriyorum." dedi. Oğuz Kağan, yüz on altı yıl ömür sürdükten sonra dünyadan ayrılarak öbür dünyadaki makamına göç etti. Onun yerine saltanat makamına Kün Han oturdu.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Oğuz Kağan'ın Yurduna Gelip Şölen Düzenlemesi ve Ziyafet Vermesi
Sözün kısası Oğuz Kağan, yaşı yüz on altıya ulaştığında oğullarını bir araya topladı ve onlara çok nasihatler verdi. Dedi ki: "Ben bunca yıl kağanlık yaptım ve hükümet kıldım. Benden sonra sizler hem büyüklerinize izzet ediniz hem de ikramlarda bulununuz. Küçüklerinizi gözleyiniz ve koruyunuz. Her görüş alışverişinde bulunduğunuzda mutlaka görüş birliğine varınız. Yapacağınız işlerde birlik olunuz. Mülke sürekli hâkimiyetiniz ancak bu şekilde mümkün olabilir. Ne zaman küçükler büyüklere düşmanlık yaparsa fitne ve fesat ortaya çıkar, bu da ülkeyi zayıflatır."
Sayfa 130Kitabı okudu
Oğuz Kağan'ın Oğullarının Roma Seferi
Oğuz Kağan, Tekfur ile her konuda anlaştı. Sonra ona Rum ve Firenk ülkelerinin durumunu, ordularını ve yaşadıkları yerleri sordu. Bu ülkelere ordu gönderecek olursa neler yapması ve nelere dikkat etmesi gerektiğini Tekfur'dan öğrenmek istedi. Tekfur, Oğuz Kağan'a Rum ve Firenk ülkelerini şöyle anlattı: "Kanaatimce Firenk ülkesi şöyle alınabilir: Siz elçiler ile o ülkenin ileri gelenlerine değerli hediyeler gönderip onların gönlünü kazanınız. Elçiler onlara hilat giydirsin ve vergi vermelerini söylesinler. Ben de gizlice onlara, kendi elçilerimi gönderirim. Oğuz Kağan'ın ordusu çok kalabalık ve çok güçlü, derim. Güneşin doğduğu yerden buralara kadar her yeri Türk ülkesi yapmıştır. Hiçbir ülke Oğuz Kağan'ın ordusu ile savaş yapamaz. Savaş yapmadan ve ülkeleriniz harap olmadan Oğuz Kağan'ın isteklerini kabul edin. Vergi vermeyi kabul edin ve vereceğiniz vergiyi her sene gönderin. Onlar bu sözü dinleyip vergi vermeyi kabul ederler. Bu ülkeler için bence ordunun gitmesine gerek kalmayacak. Fakat Rum ülkesinde kışlaklar deniz kenarındadır. Kışlaklar, yaz aylarında çok sıcak olur. Onlar kış aylarında kışlağa inerler, sıcaklar başlayınca tekrar yaylağa çıkarlar. İlkbahar geldiğinde onlar yaylağa çıkmadan sizin ordunuz yolları bağlasın. Kışlaklarından çıkamasınlar. Kışlaklarında sıcaktan ve sinekten duramayacaklar. Sonunda teslim olacaklardır."
Sayfa 109Kitabı okudu
Şam Seferi
... Bunlar arasında Batak Şehir adıyla da bilinen ve üç yüz altı kapısı bulunan Antakya halkı, il olmayı ve vergi verməyi kabul etmedi. Oğuz ile onlar bir yıl kadar savaştılar. Oğuz Han bir yıl sonra şehri aldı. Oğuz Kağan, Batak Şehir adıyla da bilinen ve üç yüz altı kapısı bulunan Antakya'ya girdi. Burada bir altın taht koyarak üzerine oturdu. Yanında olan doksan bin askerin hepsini, kadın ve çocuklarıyla birlikte şehre götürdü ve oraya yerleştirdi. Oğuz Kağan, Antakya'dan Dimeşk ve Mısır'a elçiler ile haber gönderdi. Yakında Dimeşk ve Mısır'a gideceğini, buralara sefer düzenleyeceğini bildirdi...'
Sayfa 106Kitabı okudu
İran Seferi
... Tanrı bana verirse, ben sizlere vereceğim, demedi. Böyle dese yani Tanrı bu şehirleri bana verirse sizlərə veririm, demədi. Sanki kendi vilayetleriymiş gibi yanındaki beylere bir bir paylaşırdı.' (Leknüti/ Kalaç/Merdan)
Sayfa 102Kitabı okudu
Oğuz Kağan'ın Arran ve Mugan Tarafına Seferi
Oğuz Kağan o yıl yaz aylarında Azerbaycan vilayetini de aldı. Burayı vergiye bağlayıp Türk ülkesine ekledi. Kendi has atlarını, otlakları çok geniş ve güzel olan Ucan Ovası'ndaki meralarda besledi. Oğuz Kağan, orada bulunduğu sırada bir gün herkesin toplanıp birer sepet toprak getirmelerini, getirilen toprakları düzgünce yığmalarını ve burada büyük bir tepe yapmalarını emretti. Önce kendisi bir sepet toprak getirip döktü. Bizzat kendisi toprak döktüğü için bütün askerler birer sepet toprak getirip döktüler. Sonunda toprak yığıldı, çok büyük bir tepe oldu. Toprak getirerek oluşturulan bu tepenin adına sonradan Azerbaynan dediler. Türkçede "Azer" yüksek, "baynan" ise "zenginlerin, uluların yeri" anlamına gelmektedir. Bu ülke, bu şekilde meşhur oldu. Bugün de Azerbaycan demelerinin sebebi budur...'
256 syf.
·
Puan vermedi
Oğuz Kağan Destanı
Oğuz Kağan DestanıNecati Demir
8.2/10 · 184 okunma
Reklam
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan, Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
308 syf.
·
Puan vermedi
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız
8.6/10 · 27bin okunma
Savaş ve Çocuk
Elindeki papatyaları vazoya koyarken konuğuna hafifçe döndü, "Dünya neden çocukları sevmez biliyor musun?" dedi. Vazonun hemen yanında duran kağıdı alıp, "Çünkü silahların ve gücün yenemediği tek şey bir çocuğun merhameti ve karşılıksız sevgisidir. Her çocuk güzel bir dünya için umuttur..." Elindeki kağıdı konuğuna uzatırken, konuğunun gözleri bir çocuğa ait olduğunu belli olan resme odaklandı... Her rengin kullandığı, eşsiz resme... "Dünya, renkleri unutmamızı istiyor, umudumuz olmasın istiyor..."
SAVAŞ ÇOCUKLARI
Yüreğimiz yangın yeri! Çevremizdeki çocuklar yok oldukça, yüreğimizdeki çocuklar kül oldu...
Kadınlar kendini öldürmek için çok daha romantik yöntemler seçer; bileklerini kesmek ya da aşırı dozda uyku ilacı almak gibi.'
Sayfa 14
Yaşamı boyunca pek çok kez fark etmişti Veronika, tanıdığı bir sürü insan başkalarının başına gelen korkunç olaylardan sanki gerçekten üzgünmüş ve yardım etmek istiyormuş gibi söz ederlerdi, ama işin gerçeği, başkalarının acılarından zevk aldıklarıydı; çünkü böylece kendilerinin mutlu ve şanslı olduklarına inanabiliyorlardı. O tür insanlardan nefret ederdi...'
Sayfa 41
Reklam
Charlotte
Bir kadın sabah erkeğe dönüşmüş olarak uyandığında ne olacaktı? Şayet aile ortamı antrenman sahası olmasa erkek çocuk hükmetmeyi, kız çocuksa boyun eğmeyi nereden öğrenecekti? Ya çocuk yurtları olsaydı? Ya evin erkeği temizlik ve mutfak işlerini paylaşsaydı? Ya masumiyet saygıdeğer olsaydı? Ya akıl ve duygu kol kola gitseydi? Ya vaizler ve gazeteler doğruyu söyleselerdi? Ya kimse kimsenin sahibi olmasaydı?
Sayfa 33
"...Hayatın hikayesi bir adam ve bir kadınla bir bahçede başlar." "Vahiy ile biter."
Sayfa 23
BiKitap

BiKitap

, 1000Kitap'a katıldı.