“Ah minel aşk-ı ve halatihi..”
“güçlü ol ey kalbim, güçlü ol
Daha çok işimiz var”
"Yanında kalmayacağın bir kalbe sakın dokunma..!
Sen bir görümlük bahar dersin,
Geride koskoca bir kış kalır.."
Nerden çıktın karşıma böyle Sitare
Efsaneler dökülüyor gülüşlerinde
Kirpiklerin yüreğime batıyor
Telaşlı bir kalabalığın ortasında
Ayaküstü konuşuyoruz
Nedimin nigehban nergisleri gibi
Üstümüzde bütün nazarlar
Çok utanıyorum Sitare
“Bir millet esirliğe düşünce, o milletten
Olan herkes nasıl hiç olur. Ben bu yabancının evinden çıkarken, bütün uşaklarının, arkamdan güldüklerini duyar gibi oldum.”
"Sevmeyi özledim biliyor musunuz? Kayıtsız şartsız bir gülüşü.
Olur olmaz yerde ağzıma bir öpücüğün konmasını.
Bir doğruya sevinmekten çok bir saçmalığa gülümseyebilen hoşgörüyü.
'Nerde kaldın' ayazını değil, 'hoş geldin' iyiliğini.
Hiçbir şeyle yatışmayan yürek telaşını.
…
Yumruk kadar bir yüreğe dünyayı sığdırma hünerini.
En iyi evlilikte bile
-iyi evlilik diye bir şeyden söz edilebilirse-
Ömrünüzü ipotek altında tutan ruhsuz bir gönül borcu; aldığınız soluğu boğazınıza düğümleyen kişiliksiz bir alışkanlık; en iyi şeyleri bile bir uzaklığa yerleştiren kilometrelerce uzağa çekip gitme isteği…
Saçının telinden tırnağının ucuna dek öptüm incelikle. Sonra alıp yalnızlığımı yanıma, biraz daha tutkun, biraz daha iyimser,döndüm yeniden bıraktığın boşluklara.