Kitabın adı çok dokunaklı. Yüzyıllık yalnızlık. Adı kadar içeriği de dokundu ve bittiği için üzüldüm. Masal gibiydi. Zaten büyülü gerçekçilik ile yazılmış kitap ve bu tarzda okuduğum 3.kitap. Fakat önce bunu okumalıymışım. Çünkü bu akımın yazarları genelde Gabriel Garcia Marquez’den ilham almışlar. Puslu kıtalar atlası da zor bir kitaptı. Yüzyıllık yalnızlık da zorladı. Fakat zorlayan kısım tabi ki isimler. Okurken bir sorun yok ama ertesi gün elime alınca olaylar ve kişiler karışabiliyor. Bu anlamda kitabın başında verilen soy ağacı çok işe yarıyor. Yine de kitap en çok yarım bırakılan kitaplarda başı çekiyor. Kitap Jose Arcadio Buendia ve Ursula’dan olma 6 kuşağın başından geçenleri anlatıyor. Tabi ki olaylar çok yoğun. Yüzyıl lanetlenmiş bir aile. Aile içi evliliklerden doğacak çocuklar domuz kuyruklu olacağı için bu evlilikler yasak. Doğan her erkek çocuğa ya Aureliano ya da Arcadio ismi veriliyor. Ursula dikkat ediyor ki Aurelianolar sakin ve meraklı, Arcadiolar atak oluyor ve belayı çekiyorlar. Olayların altında yazarın toplumsal eleştirilerini anlamak zor değil. Fakat kitabı sevenler bu eleştirileri çok doğru bulurken, sevmeyenler ise kitabın toplum tarafından kabul edilemeyecek konuları anlattığı için okumaktan rahatsız oluyorlar. Bu iki farklı bakış açısı. Netflix kitabın dizisini çekmek için kolları sıvamış. İlk fragmanı da yayınlamış. Diziyi merakla bekliyorum.