Prof. Onur Bilge Kula’ nın deyişiyle “senfonik bir roman”. Livaneli okurken sayfaları katlamayı, okumayı paragrafın ortasında bırakıp Wikipedia ile kitap arasında mekik dokumayı, konu ne olursa olsun mutlaka toplumsal ve “gerçek” yaşanmışlıklara değinmesinin tadını hep çok sevdim Livaneli’ de. En sevdiğim kitabın yıllardır değişmeyen cevabı olan Livaneli, yine şaşırtmayan bir bilgelikle eşlik etti bana. Kabul etmeliyim ki bu defa farklı. Bu müzikal tadındaki roman koca Konstantiniyye’ yi renkli, acı ve inkar ettiğimiz çarpıcı gerçekleriyle drone kaydı ile seyrediyor hissi bırakıyor. Tanıdık konular olsa da çok etkileyici bir anlatımla değiniyor. Siyaset, müzik, edebiyat ve birçok alanda aktif Livaneli’ yi objektif bulmayan kesim tarafından yine şaşırtmadan (!) eleştirilen bir roman. Ancak ideolojinize kulak asmadan “Nekropolis” ziyaretine katılmalı, bu gerçeği tarihe ve yaşanmışlıklara değinerek anlatan yazardan dinlemelisiniz.
Çünkü Türkiye, yıllar önce bir yazarın söylemiş olduğu gibi bir “orta zekâlılar cenneti”ydi. İleri zekâ da, geri zekâ kadar tehlikeliydi bu ülkede. Ama zeka için geçerliydi bu durum; kurnazlık için değil elbette. Kurnazlığı yolun sonuna kadar açıktı.
“Bana yâr olmadın, başkasına da yâr etmem seni Şehnazım” diyerek iki el ateş etmesine sebep olmuştu. 7.65’ lik kurşunlardan biri Şehnaz’ ın sağ göğsüne, öteki de -ilk kurşundan sonra yere düştüğü için- bacağına saplanmıştı. Yani zamanında müdahale edilse ölümcül yaralar değildi ikisi de. Ne var ki Yusuf genç kadını dizine yatırmış, saçını
... onca acılardan geçmiş, çaresizlik, yoksulluk, savaş, iç çatışma, salgın hastalık gibi birçok nedenle yaralanmış olan halkın da hayata karşı tavrı buydu. Sus, dua et ve katlan! Alnına ne yazılmışsa o gelir başına.
Acımasız bir döngüyü umutla durdurmaya çalışan kahramanların öyküsü... Okuruna kitabın bitiminde pilot twist tadı almayı vaadeden bir gidişatı olsa da oldukça durgun bir son. Bu tarz yargı oluşturan kitap incelemelerini pek sevmesem de diziyi izleyip kitaba koşan okurları çok daha farklı bir hikayenin beklediğini söylemeden edemeyeceğim.
Kitabın kaotik yanını en güzel betimleyen alıntısı:
''Parazit, başka bir organizmadan beslenir. O organizmanın kendisi için ürettiği besini sömürerek semirir. Ama bu düzeni sürdürebilmesi için, o organizmayı hayatta tutmalıdır. Yerleştiği organizma ölürse, parazit de ölür. O yüzden parazitin bir denge sağlaması gerekir.''
Harika bir fikir, cesaret isteyen bir kurgu ancak çelimsiz bir son.
Sıcak KafaAfşin Kum · April Yayıncılık · 20161,398 okunma