Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cem Tolga Çelik

Cem Tolga Çelik
@CemTolga
Eczacı
İzmir
14 okur puanı
Nisan 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Öfkeye Gebe Hera
Tanrıça Hera kimseyle sevişmeden Yalnız öfkeden ve hıncından kocasına Ünlü Hephaistos'u doğurdu kendi kendine.
Reklam
Typhon’un Eriyişi ya da Rüzgarın Volkana Dönüşümü
Devasa bir alevle yanıyordu koca toprak Aklı durduran dumanlar salarak, Eriyordu toprak nasıl erirse kalay Kızdırılan delikli potanın dibinde, Nasıl erirse en zor eriyen demir Bir dağ koyağında ateşle kemirilince, Düşünce tanrısal ocağına Hephaistos' un, öyle eriyordu toprak ateş alev içinde.
Atlas’ın yanında Gece ile Gündüzün Konağı
Orada buluşup selamlaşır Gece'yle Gündüz Tunçtan büyük eşiğe ayak basarken. Biri konağa girerken öteki çıkar İkisi aynı anda içeride olmaz hiç, Hep biri dışarıda, yeryüzünde Öteki içeride, çıkmayı beklemektedir. Biri ellerinde götürür ışığı İnsanları sayısız gözlerine, Oteki uykuyu tasir kollarinda, Ölüm'ün kardesi Uyku'yu, Sisli karanliğa bürünmüş belalı Gece.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Anlamı özgür bırakmak
Her şeye, bir anlam beklentisi olmadan, anlamsızlıktan başlamak gerekiyordu; böylelikle ‘girişilen eylemi (o eylem esnasında) anlamlandırma özgürlüğünü’ de yaşayabilirdiniz. Tam da bu yüzden, kesinlikle ve asla anlamlı olduğu gerekçesiyle bir eyleme girişmemişti. Anlamlı olduğu inancıyla bir eyleme girişen kişiler başarısız olur, umutlarını kaybeder, anlamsızlıkla yüzleşmek zorunda kalırlardı. Bunlar duygusal kimselerdi. Hayata değer veren, bundan dolayı çok şey kaçırıp hayıflanan kişiler.
Sayfa 167Kitabı okudu
Sebepsiz güzellik, sebepsiz sıkıntılılık
Doğa neden sebepsiz yere bu kadar güzel ve insanlar neden sebepsiz yere bu kadar sıkıntılıydılar?
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
TAKAT
Belki de ölüm fikriyle oyun oynamak bile belli bir takat gerektiriyordu.
Eylemin tam ortasında
Aslolan ‘öteki tarafa’ göçene kadar, ‘bu tarafta’ artık anlardan ibaret kalmış olan hayattı.
Kemiklerine kadar
Etini, kanını, bütün maddelerini zerrelerine kadar toprağa vererek sade kemikleri kalan şeye nasıl hiçbir haz ve tahavvül mukadder değilse, bir iskelet için topraklar altında nasıl hiç bir haz ve hiçbir ıztırap mukadder olamazsa, onun için de artık yeni hiçbir sevinç ve hiçbir keder olamazdı.
Karadenizde Anlatırken
Yıldızlı, berrak ve sıcak bir gece idi. Kenarında oturduğumuz Karadeniz, birdenbire hırçınlaşmış ve sesini güzel Sarı Şahin’in macerasını anlatan seslere katmaya başlamıştı. Belki anlatanların lisanlarını sakin ve yavan, anlattıkları facianın büyüklüğüne ve kudretine na-layık buluyor ve onları susturarak kendi söylemek istiyordu.
Sayfa 175Kitabı okudu
Ceylan
Ah! Etrafa bakınıp hiçbir taraftan kaçılıcak bir yer görmedikten ve avcının gözlerine gözleriyle yalvarmasından bir netice çıkmadıktan sonra göğsü silaha açılan ve kanlar içinde toprağa düşen zavallı şikâr, bil ki yerleri sileceği yaş bezi hâlâ elinden atamamış olan genç kadın, pek bozuk Türkçe ile sorulan bu sual karşısında, senin bile tanımadığın bir azap duydu ve senin yarandan daha derin bir yara ile kalbinden yaralandı. Ve bil ki o şayet aldığı yara ile senin gibi derhal düşüp bir iki çırpınmadan sonra kanlar içinde can vermediyse, bu, insanların ve hele kadınların kalpleri öldükten, öldürükten sonra da bir heyûla gibi ve birer tayf gibi yaşayabilmelerinden dolayıdır.