Bir deliliğin karanlık bahçesine düştüm. Tarumar edilmiş bir bahçenin ortasına. Toprağa çiçek tohumları ekmekle kendimi gömmek arasında bir yerdeyim. Bir cinnetin kıyısında oturuyorum; gösterişli bir sunağın ortasındaki soğuk taşın üzerine, yeni bilenmiş keskin kılıçların ölümcül gölgelerinin hemen altına, yıllar içinde birikmiş pişmanlıklarımı yatırmakla kendi bedenimi yatırmak arasında bir yerde, kalabalığın birbirini zerre kadar umursamadığı arafta.
Yaşamak, insanın ömrü boyunca kaçmaya çalıştıklarına tek tek yakalanma tecrübesidir. Bazılarından biraz daha uzun süre kaçabiliyoruz ama er ya da geç yakalanıyoruz. Yaşlanmak, artık kaçma teşebbüsünde bulunamayacak kadar yorulmak demektir.