William Faulkner
Bilinç akışı tekniğiyle yazılan bir roman. Bir ailenin ferdi hastadır, vefat eder ve vasiyeti kendisinin memleketine gömülmesidir. Bütün aile bunun için seferber olur ve bir çok zorluk çekilir. O dönemin en büyük sıkıntısı yoksulluğa ve imkansızlıklara dem vurur yazar.
Okuma zevki olarak beni çok memnun etmeyen bir romandı. Bunun bir çok nedeni olabilir; bilinç akışı tekniğinin gerçekçiliği nedeniyle olabilir, tercümenin kalitesizliğiyle olabilir ya da bir başka neden. Ancak roman asla bir bütün değil, devrik cümleler tabiki olacaktır ancak kitap resmen devrik geldi bana. Bazı cümleleri anlayamadan geçtiğim, bazılarını anlamak için beynimi çok zorladığım bir romandı.
“Toprağımız da nehirlerimiz gibi; donuk, yavaş, sert; insan yaşantılarını da kendi amansız, düşüncelerle yoğun görünüşünde yaratıp biçimlendiriyor.”
-William Faulkner
Hep okumak istediğim, filmini izlediğim ancak bir türlü okuyamadığım bu kitabı sonunda bitirdim.
Akıcılığı mükemmel bir kitap, bu nedenle orta okul ve lise çağında olan okurlara kesinlikle önerebilirim. Betimlemeler kısa ve öz, olaylar bir biri ardını takip ediyor. Sanki bir roman değil de, bir belgesel okumuş gibiyim.
“Bir insan elinden, bir hayvanın yaşantısı nasıl bu kadar gerçekçi çıkabilir, demeden edemiyorum kendimi!!!”
Büyük yazarsın Jack London!
Beyaz DişJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202076,5bin okunma
Fransız ihtilali dönemine ayna tutan bir serüven.
Dönemin edebi diline uygun sade bir dille ve yormayan betimlemeleriyle oldukça hoş bir eser. Bir ingiliz romanından beklenen her şey var içerisinde. Özellikle o dönemi öğrenmek isteyenlere ve sıkılmadan okumayı seven insanlar için kesinlikle tavsiye ediyorum.
Bu kitap psikolojik analizlerin ve insanın kendi içindeki benliklerin bir hesaplaşmasının hikayesi. “Biz yalnız mıyız, yoksa kendi kendimizle miyiz?” sorusunu sorduruyor.