Oğlu Hüseyin’i Kerbela’da şehit ettikleri zaman Fatma anamız sağ mıydı,bilmiyorum. Fakat kadıncağız, o kara güne yetiştiyse kopardığı vaveyla, benim düğün gecesi sabahı evde kendimi yabancı bir kadının koynunda bulduğum zaman kopardığım vaveylanın yanında hiç kalırdı.
“Tek bir bahçeye beş bin gül dikiyorlar ama yinede aradıklarını bulamıyorlar…”
“Evet bulamıyorlar “ diye yanıtladım onu.
“Hâlbuki, aradıkları tek bir gülde ya da bir yudum suda olabilir.”
Üzülen ve acısı olan bir insanı teselli etmek çok kıymetlidir. Ama teselli eden kişi hakkında size net bir fikir vermez. Bazısı gerçekten acınıza ortak olur. Bazısı ise sizin acınızı gözlemleyerek o acıdan uzak olmanın verdiği hazzı hisseder. Muhtemelen teselli ederken kendisi de bunun farkında değildir.
Ama başarı böyle değildir. Bir başarı yakaladığınızda bu sefer tam tersi bir durum ortaya çıkar. Arkadaşınız bile olsalar yakaladığınız başarı diğer insanlarda bir miktar "kıskançlık tadında” bir his yaratacaktır. Bu da ister istemez sevinme duygusunu aktarmada bir sahteliğe neden olacaktır.
İşte böyle bir başarı yakaladığınızda etrafınızda sadece ağzıyla değil gözleriyle de gülen ve sizin kadar mutlu olan biri varsa ona daha sıkı sarılabilirsiniz. Çünkü Wilde’ın da dediği gibi “dostun başarısına sevinebilmek, sağlam bir karakter gerektirir."
Başkasında gördüğü bir nimetin kendisinde de bulunmasını istemek insanın yaradılışının icabıdır ve günah değildir. Korkulacak şey, başkasının elindeki nimetin yok olmasını istemektir.