Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Caner Özdemir

Caner Özdemir
@DimLight
Bursa
Bursa
1 okur puanı
Eylül 2021 tarihinde katıldı
Kalemin Hafızasından Mektuplar
Kalemin Hafızasından Mektuplar (beş) Dumlupınar Denizaltısı'nda ölmek için sona kalan asker gibiyim bu gece sevgili Eirene. Biraz önce çekip gidenlere verdiğim tüm o umutsuz sözlerin altında ezilerek ölüyorum aslında, havasızlık kenar süsü sadece. Dışımda bana ulaşmaya çalışanlar, içimde beni yanlarına, daha derine çekmeye çalışanlar arası araftayım. Tüm bunların dışında nefes alabilmek için saf bir kelimeye ihtiyacım var. Bir yerden duysam, birinden, ansızın, inme gibi, bu kati akinezinin kefareti olsa.. Saat Ay taşlama saati, karahindiba tarikatının tüm üyeleri derin uykuda, kaldırımları çatlatan karasal gelgit tüm karahindibaların kayıp tanrısı; kimse bilmiyor sevgili Madam. Sesini duyabiliyorum bazen, makineler sustuğunda, insanlar kendi boşlukları içinde dönüp durduklarında, atmosfer yenilenme seramonisi başında zerreleri bile topyekun redde girdiğinde duyabiliyorum seni. Başka yolu olmuyor, başka yolu yok.. Sevgili Madam, sevgili tanyerimin seyri doyumsuz magenta köpüğü. Farkettimki önemsemek Tanrı'dan insanlığa bulaşan ve çok fazla yan etkisi olan tedavisiz bir hastalık. Taşıyıcılar zamanla koşulsuz bir yalnızlıkla başbaşa kalıyorlar. Çünkü kesemedikleri iletişim önemseneni boğmaya ve onemseyenden uzaklaşmaya itiyor. Tanrı'nın da kesin ve sonsuz yalnızlığının sebebi belki de budur..
Reklam
Kalrmin Hafızasından Mektuplar
Kalemin Hafızasından Mektuplar (dört) Bugün babamı kaybedişimin beşinci yıldönümü. Bir kaç gün öncede doğum günümdü. İnsanın bir kaç gün içinde geçici ama sert değişinlere girebilme becerisine her daim şaşırıyorum. Yine de aciz yaratık insanın bunun için bile çok absürd kabulleniş ya da kendini ikna edebiliş yeteneği var; Ya doğum günümle babamın ölüm günü arasında bir gün olsaydı ? Ama yine de bu yeteneğin darmadağın olabileceği bir tasarıda var. Ya aynı gün olsaydı ? Evet sevgili Madam, sevgili Ekim Çiçeği; doğum günüm kesinlikle umurumda değil ve evet, babamı çok özledim.. Bugün babamın ölümünün beşinci yıldönümü, üstelik dün doğum günümdü. Babamdan bir yıl daha uzaklaştım. İlk aylarda sesini unutmuştum sonraki bir iki yıl içinde bazı bakışlarını unuttuğumu farkettim. Bu sıralar yüz hatlarını hatırlayabilme egzersizleri yapıyorum. İki üç ayda bir karakalem portresini yapıyorum. Bitirdiğimi hemen ilk portresiyle karşılaştırarak aradaki farkları görüyorum. Buna hayatım boyun sürekli devam edeceğim sevgili Madam. Babamın yüzünü unutmak istemiyorum.. Bugün babamı kaybedişimin beşinci yıldönümü, ayrıca bugün doğum günüm. Kozmik şakacının parmaklarında ip kesiği..
332 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sevda Sözleri
Sevda SözleriCemal Süreya
8.4/10 · 27,1bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Striptiz
Usul usul giyinir Sabahları evinde İşte do, sonra sıradıyla Re Mi Fa Sol La Sonunda da şapkası Si
Sayfa 156Kitabı okudu
Reklam
Kalemin Hafızasından Mektuplar
Kalemin Hafızasından Mektuplar (üç) Sevgili Madam, sevgili Eirene. Bana bir geçmiş bahşettiğin için öncelikle memnunum. Hayatıma verdiğin yön olmasaydı nerede olurdum bilmiyorum. Çocukluk anılarım, okul anılarım, askerlik anılarım herkesinkiler gibiyken sen beni diğerlerinden ayıran en büyük nüans oldun. Kalbimin daha önce varlığından haberdar olmadığım yanlarıyla karşılaştım. Gerçekliğin ve amacın tek vücuda sığışmış hali gibisin. Var olduğun için kime veya neye minnet duymalıyım bilmiyorun ama varlığıma tek kanıt olduğun içinde sana ayrıca müteşekkirim. Vardın, varsın ve daima var olacaksın. Karakterini geliştiren, içinde doğasından gelen şeyleri çoğullaştıran detayları vardır insanın. Yere daha sağlam, daha organize, daha donanımlı basmasını sağlayan küçük parçalar keşfeder farklı farklı etkileşimlerinde. Sen tümünü kendi sınırları içinde yaratmış ve büyütmüş nadir oluşumlardan birisin. Seni tanıdığım ve farkına vararak hiç geç kalmadan seni özümsediğim için çok huzurluyum. Böyle bir rastlantı her insana nadip olmaz biliyorum.. Sevgili Madam, sevgili dialektiğin ilk çağ oratoryosu. Ne çok insanlardı, etrafımızı sarmak, kent olmak adına merkezlerinde hapsolduğumuz ne büyük anomi. Bizi bir arada tutan şeylerin parçalanmasını en ön koltuktan izlerken, birbirimiz arasına yavaş yavaş gerilen sonbaharın mülteci yangınında bir çok anlamımızı kendimizi kpruyabilmeo adına bencilce feda ettik. İmge ve ironilerden yardım istedik ama kaçınılmaz agrafi ve afazi içinde sıfır kilometre ifadesizlik araçları olduk çıktık. Başa dönebilsek herşey farklı olur muydu bazen çok merak ediyorum. Sanırım bunun cevabı yok..
Çatıdaki Çimenler
Biliyor musun? Hep rakı içince oluyor böyle şeyler Yani rakı içince özlüyorum seni Tuhaf ellerini.. Hep rakı içince kıyılıyor içim Siarım değişiyor sokakta Ben rakı içince biliyorum Yapabiliyorum her dileğimi..
Kalemin Hafızasından Mektuplar
Kalemin Hafızasından Mektuplar (iki) Sevgili Madam, sevgili naturanın en müteşekkir reveransı. Bugün çıkacak bir orman yangınından haber bekliyorum. Bir nilüfer içgüdüsüyle temizledim kendimi, zeminin kirinden özgür, göğün ağırlığına daha kudretli başkaldırıyorum. O herkese eşit uzaklıkta edilgen bir kararlılıkla yaşamdan üzerime düşeni reddetmeye hazır, çıkacak bir orman yangınından haber bekliyorum. Zamanı belirsiz lakin kapını çalarsa geyikler, karacalar, kaplumbağalar, tavşanlar; aç lütfen ve merak etme, ben gelemem.. Sevgili Madam, sevgili göğümün kızıl mihrabı. Genç fidanların sülüs kuyruğunda duyumsadığı gururun alt katına taşınıyorum. Söylenmez, bu yüzden söylemek istemiyorum ama iyi şeyler yapıyorum bir kaç gündür. İyi şeyler diliyorum daha da ve o iyi şeyleri yapabilmek için muhtaç duyduğum ritmi-gücü bulabilmek için bende kalanlarını kullanıyorum. Bende ne kadar varsın bu sıralar çok daha iyi kavradım. Dezavantajıysa, elbette seni daha çok özlüyorum. Sevgili Madam, kulağında bir kaç saat asılı kalacak bir küpe olabilmek için neler vermezdim misal. Kokunla şuurumun dağılma hızının eşit olduğunu buldum bulalı menzilinden dışarı çıkılan ilk adımın cehennemin ilk katı bildim. O zulme dayanamayan benim, şimdi senden bu kadar uzakta nasıl yandığımı tahmin edebilir misin ?
Kalemin Hafızasından Mektuplar
Kalemin Hafızasından Mektuplar (bir) Sevgili Madam, sevgili güneş alan odam; Kelimelerden köprüler inşaa ediyorum bu sıralar, eylemlerimi ücralarıma sakladım büyük bir yılgınlık içinde, insanın insanda kazdığı en cesim boşlukla, anlamsızlık, dispne ve gereksiz atımlar malikiyim. Şuradan şurası çok uzak görünüyor oturduğum yerden. Oradan orasını hiç sorma. Dünyanın merkezinde duruyorum, tüm paralellerin en uzunu, tüm meridyenlerin en dikiyim sanki. Yönler fırlıyor içimden, her biri gidilesi; biraz daha biraz daha ileriyesi.. Bilmezsiniz Madam, buralarda güdümlü çağrışımlar bile aksiseda. Sözümü kesiyor sık sık dünde kalanlar. Tadımı kaçırıyor kalabalıklığım. Oysa gözlerimi kapatmadan önce tüm hatırladığım hatalarım için parmaklarımı bir bir kırıyorum. Affedilmek istemiyorum ama affedilirsem unutulurum. Sen de asla affetme beni sevgili Madam, asla unutma beni.. Dışarıda okuldan kaçan çocuklar prefabrik kentlerin üzerlerinden uçuyor, hepsinin gözleri kapalı. İsimlerini ağırlık kaybı olsun diye dökmüşler uçmadan önce yere. Çok fazla yükselemiyorlar ama hep bulutların altında süzülüyorlar; sokağın başından garip yarınlara doğru, yan yana. Üzülüyorum sevgili Madam, veremezdiklerimiz içimizde biriktikçe eziyor bizi. Bakamıyoruz yüzlerine biz olarak, artık hepimiz başka birşeyiz..
Pol
Su & Annem - 4/4 En korktuğum şey ne, biliyor musun Anne ? Işığı görmek için daha kaç yara alacağız bu karanlık düzlemde ilerlerken tökezleye tökezleye.. En korktuğum şey ne, biliyor musun Anne ? Bilmezsin sen.. Bilmesen de gel otur kıyısına kirpiklerimin, kokundan bir uçurtma yenecek şimdi yerçekimini ve ömrüme giren tüm kadınların
Reklam
Pol
Su & Babam 3/4 Babam 16 yaşına kadar deniz görmemiş bir çocukluk bıraktı bana. Kırık bir “Pinokyo” bisikletten gizlice bakarak kontra “BMX” bisikletlere özenmek sonra. Ekmeğe hep ben gittim, eve gelirken almayı unuttuğu sigarasını market raflarında aramaya da ki cins bir marka sigara içerdi babam) bulmadan dönemezdim.. Tüm sınavlara yalnız
Pol
Su 2/4 Su.. Beynimi deliyor gecenin sessiz çanağına düşen her damla. Delirmek üzereyim. Acın kadar güzelsindir şimdi, bir battaniyeyi kucaklayıp ayak altlarınada birazını sıkıştırmışsındır. İşaret parmağının ucuyla takip ediyorsundur sessiz ve yalnız bir ağıtın son sözcüklerini, oysa karşı duvar karşı duvardır. Genç bir kelimede durup ansızın,
Pol
İntro & Su 4/4 Su.. Dönülemeyecek kadar geçmişteyim.. Atılacak tarih yaratılmadan önce tuncun içinde bakır, kalay ve su.. Kum taşlarının oluşum seramonisine bir iki nefes, belki de gerçekten yokum. Su.. Mutfak musluğundan kendi oluşturduğu zaman aralığında sarkaç, yerçekimiyle damla damla sevişmelerinden çıkan ses. Kontrol onda, gören
Pol
intro 3/4 İncelik.. Kayıp çocuklar sokağından eril limanlara çıkan lamelif hallerin genelidir büyümek.. Derlerki ; kentler yılandır, uzunca sürer zehirlerinden ölmek. Beton binaların düşleri içinde kıpırdayan deniz kenarları vardır ve uzaklarda ormanlar yanarken acınılan bir şeyler.. Derlerki ; ince olacaksın, burnunun dikine rüzgarlara karşı
Pol
intro 2/4 Sessizlik.. Bu kent, tamda bu kent; Uysal isimlerle örtülü kirli şeylerin yığınağı bu kent, olanaklar tuvalinin ucunda birkaç gelişi güzel fırça darbesi bu kent; Balon balığına çorap giydirmek gibi uyanıyoruz her sabah, senin tüm alanlarına.. Her köşesinde alarmları farkındalıklara kurulu kayıp ilanları uyuyorken bir de sen
(İntro 1/4) Sessizlik.. Bir melek yanınızdan yürüyerek geçebilir. Bir diğeri karşınıza oturup gözlerinizin içine bakabilir. Bir diğeri sizin olmadığınız bir odada garip tıkırtılar yaratabilir, oturduğunuz mutfak masasının başında duyabilirsiniz o tıkırtıları. Korkularınızı, gecenin sessizliğini, hatta loş ışığı bile kullanabilme ehliyetleri
Reklam
Uyku
Yaşarken gerçeklik hissi vermeyen bir yaşam ne kadar uzun sürerse sürsün, bir anlamı olmayacağı kanısındayım..
Pol
Varoluşsal İkilem 3/4 Cümleler biriktiriyorum. Hayatımdaki hiç kimse bu yönümü bilmez mesela. Tanıdığım herkesten bir kaç cümlem var kumbaramda. Kuruldukları gün, saat, saniyesine dek; kurucunun adı başlığında defterlerimde kayıt altındalar. Bazı geceler o defterleri açıp okurum, gözlerimi kapar kurulduğu anları ve mekanları ayrıntılarıyla
Pol
Varoluşsal İkilem 2/4 Yerleşik yapıya karşı durmalarının, seni sessiz sedasız aynı yerleşik yapının dışına ittiği.. Varlık, evrenin sunduğu verilerin emilimi ve reaksiyonundan başka nedir ki ? Ya bu gerçeği anlarsın ya da sürekli ve kayda değer bir karmaşanın içinde herşeyi yanlış yorumlarsın. Bir örümcekmiş gibi düşün tanrıyı. Evren ağı. Ağının
Pol
(Varoluşsal İkilem 1/4) İnsanlar bir şeyler anlatmaya başladığında sanki anlattıklarının benim için bir önem taşıması gerektiği gibi bakmalarından ve bunun hiç değişmeden her insanda aynı olmasından yola çıkarak, herkesin bariz şekilde kronik yalnızlık taşıyıcısı olduğunu söyleyebilirim. Yalnızlığın Tanrıdan insana bulaşan tek hastalık olabilme
Pol
Göç; Sinek, böcek bittiğinde Afrika yollarına düşmesi gibi değil kırlangıcın. (Her ne kadar güzel olsa da Kahire üzerinden uçmak..) İkinci ortasına vardığında hikayenin, ilk paragraf boşluğunda birbirlerine şöyle bir bakan iki karşıt anlam. Biri, kişinin karşında durduğu türlü sapaklar; diğeri içsel sesler korosu başında acemi şef. Toplamda, portede alt alta sıralanmış “yeni başlangıçların” tamamının başında aynı sol anahtarı.. Yüksek perdeden dökülüş umuda. Biri keskin bir zorundalık, biri kendine iki numara büyük gelen iç dünyanın yörünge arayışı..
Pol
Tutku; Bir anlamı varmış gibi düşün aklına gelen ilk şeyin, kendini çıkar şimdi o anlamdan. Ne kaldı geriye ?
Reklam
Pol
Deq; Süt, deri altına acıyla yerleşir, siyahın hangi tonuna çürüyeceğini bilen noktalar, uzaktan bakıldığında özlemidir bir şeylerin, tutkusudur, türküsü ya da sevincidir ansızın gelenin. Bazen güzel görünmektir sadece -Ama bazen.. Turgut Uyar'ın Mersin’den Mardin’e kalkan otobüsünün içinde, yüzü hüzün bir ananın sol yanağında gördüğü, asılı kalmış kara gözyaşıdır..
Pol
Bağ; Bizler aralıkları belirsiz zaman dilimlerinde insanlığı bir adım ileriye götürecek dehaya, insanlığın doğal ilerleyiş hali ve yaşam periyodu içinde ulaşabilmesi için zamanın ve dinamiklerin üzerlerinden sessiz sedasız akıp gideceği ara yaşamlarız. Bağlarımız zayıf ve güçsüz. Kendimizi güçlü sandığımız anlar bencilliklerimizin zirvesi, yadsınabilir gerçeklerimizin ön savunmasına verdiğimiz önemden ibaret. Savunmamızı bir anda darmadağın edecek 'boşveriliş' karşımızdaki kişinin acziyetimize kuracağı empatinin samimiyetinde gizli. Görünüyor, anlaşılıyor ve akabinde derhal yokoluyoruz. -Ne acı..
Pol
Dilek Şart Kipi Mucizeleri; Göğün yüzü bize dönükse ardı yıldızlaradır. İlla bir uçurumdan korkacaksa insan çocuklar arasına kazılandan korkmalıdır. Simitçi en tepesiyse aç insana burjuvanın, ötanazi hakkının kendisine derhal iadesi şarttır tanrının. Nefes alıyorsan hala, geç değildir; en az bir yaraya kabuk olabilirsin. Adın tek bir çekim eki bile almıyorsa başka dudaklarda, git organlarını bağışla..
Pol
Olmak; Olumsuzluğu hiç kabul edilemeyen, olumsuz hallerinden biriyle karşılaşıldığı andan itibaren stabil şüpheciliğe evrilen ölümsüz sonsezi. Kökünün ilk ilahi emre tekabul ettiğine inanılsa da kökten sonra aldığı eklerin kökü yumuşattığı görmezden gelinir her zaman. Ol'dum olası insanların sapmaları saptamakta samimiyetsiz davrandıklarına tanık Ol'dum. Devrimler arası mola zamanlarda yaşadık sürekli, başlarda dinlediğimiz tak altı zafer konuşmalarında geçmişin kirini gördüğümüz halde sonlarda anladık aslında hep kirlendiklerimizi. Ve bize karşı açılan bayrağa hayran hayran bakar Ol'duk. Oysa toprağın öz çocuklarıydık, anlatılan ya da yaşanılan her hikayenin sonundaysa işaret parmakları ucunda üvey Ol'duk. -Anla(ta)madık..
1.şarkı
Yaşlı okyanus, özdeşliğin simgesisin sen: Hep kendine eşit. Özde hiç değişmezsin, ve, dalgaların bir yerde kudurmuşsa, daha uzakta, bir başka yerde, tam bir dinginlik içindedir. Sokakta birbirinin boğazını parçalayan iki buldog köpeğini seyretmek için duran, ama bir cenaze geçerken durmayan; sabahları canayakın, akşamları mendeburun teki olan; bugün gülüp yarın ağlayan insan gibi değilsin sen. Selamlıyorum seni, yaşlı okyanus!