Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Demet Yılmaz

Demet Yılmaz
@Dmtylmz
Sınıf öğretmeni
Lisans
İstanbul, 11 Şubat
110 okur puanı
Nisan 2019 tarihinde katıldı
-Sen hala onu seviyorsun! dedi. -Onu mu? Şimdi de mi? Ha, evet... siz ondan söz ediyorsunuz! Hayır! Şimdi bunlar başka bir dünyaya ait şeyler...Hem de ne zamandan beri...Aslında çevremdeki herşey sanki buralara ait şeyler değilmiş gibi...
Sayfa 286Kitabı okudu
Reklam
Kendine ait bir yalan, başkalarına ait gerçekleri tekrarlamaktan belki de daha iyidir. Birincisinde sen bir insansın, ikincisinde ise bir papağan! Biz şimdi neyiz? Biz şimdi ayrıcalıksız hepimiz, bilimde, gelişmede, düşüncede, buluşta, ülküde, istekte, liberalizmde, akılda, tecrübede, her şeyde, her şeyde, her şeyde daha kolej hazırlık sınıfındayız! Başkalarının aklıyla yetinmek hoşlarına gidiyor, alışmışlar bir kez!
Sayfa 249Kitabı okudu
İlginç bir şey, acaba insanlar en çok neden korlarlar? Atacakları yeni bir adımdan, kendi söyleyecekleri yeni bir sözden herhalde...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Halbuki yüzüne dikkat etsen ruhunun iç taraflarında nasıl külçe halinde bir yalanın saklı olduğunu görürsün. En korkunç yalan da budur: Kendimize karşı bile kullanacak kadar pençesine düştüğümüz bu derin ve gizli yalan...
Sayfa 199Kitabı okudu
İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir...
Sayfa 200Kitabı okudu
Reklam
“Ömer bey” dedi. “Siz adeta yaşlı bir adam gibi konuşuyorsunuz... Halbuki aşağı yukarı bizle akransınız... Aramızda ancak üç dört yaş fark var!..” Ömer evvela verecek cevap bulamadı... Bir müddet düşündükten sonra: “Hakkın var!” dedi. “Sizin de, benim de işimiz gevezelik... Yalnız bir farkla: Siz bir şey yaptığınızı zannediyorsunuz, ben ne yaptığımı, daha doğrusu ne yapmadığımı gayet iyi biliyorum. Sonra... ben daha çok kendi içimde yaşayan bir insanım... Bunun için size nazaran birkaç misli fazla yaşamış sayılırım.”
Sayfa 191Kitabı okudu
"Böyle bir geceyi bütün varlığımızla içmeyişimizin sebebi, kafamızı birçok saçma şeylerin doldurmuş olmasıdır. On bin, yirmi bin sene evvelki insanlar gibi olabilsek, tabiatı onların gözüyle görsek, muhakkak ki şimdi burada böyle sükûnetle oturmazdık. Onlar güneşi, ayı falanca büyük tepeyi veya filan bulutu ve yıldırımı babaların hayrına mı Allah yaptılar? Onlar tabiatta saklı duran ruhu bizden iyi anlamışlardır. Halbuki bizim bunu yapmamıza imkân yok. Minimini kafalarımızı ukalaca kitaplar, birbirinden çürük bilgiler, neticesi olmayan hesaplar ve Allah kahretsin karmakarışık menfaat düşünceleri dolduruyor... Söyle, hangi ilim, hangi aşk, hangi devlet bu manzaradan daha güzel, daha muhteşemdir?"
"İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer...Ne olursa olsun..."
“Bilhassa işi derhal ciddiye alıp felsefesini yapmak hususunda müştereksiniz... Hâlâ bizim Ömer’i öğrenemediniz. Küçük bir şey onu muazzam heyecanlara götürebilir. Küçük bir yaprağın arkasında bir dünya gördüğünü zanneder de koca dünyayı görmeden yaşar, içinde bir türlü aslını öğrenemediği bir kâinat bulunduğuna kanidir.”
Hayatın bir değişmeler silsilesi ve her değişmenin bir tekamül olduğunu anlamayanlaryobaz kafalı insanlardır.
Reklam
Satre'nin özgürlük ile ilgili görüşü
Özgürlükle başa çıkmak zordur ve çoğumuz özgür olmaktan kaçınırız. Ondan saklanmanın yollarından biri de gerçekten özgür değilmişsiniz gibi yapmaktır. Her gün yaptıklarımızdan ve yaptığımız şeyler sonucunda hissettiklerimizden tamamen sorumluyuzdur. Sahip olduğunuz duygulara kadar. Eğer şuanda üzgünseniz bu sizin seçiminizdir. Üzgün olmanıza gerek yoktur. Üzgünseniz, bundan siz sorumlusunuzdur. Bu korkutucudur ve bazıları bununla yüzleşmekten kaçınır; çünkü çok acı vericidir. Sartre, "özgür olmaya mahkum" olmamızdan bahseder. İstesek de istemesek de bu özgürlük üzerimize kalmıştır.
Sayfa 289Kitabı okudu
Felsefe Boethius 'a şunı söyler: Hiçbir şey kendi içinde kötü değildir; her şey onun hakkında ne düşündüğünüze bağlıdır. Mutluluk, dünyanın değil, aklın bir durumudur. (Boethius' un adına Felsefe dediği hayali bir kadın vardır. Felsefe nin tesellisi adlı kitabı bu metafordan gelmekte.)
Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanmadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler ne işe yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?
Sen dünyayı kafanın içi gibi ipsiz sapsız şeylerle dolu mu zannediyorsun Allah aşkına? Bir türlü insanlara ve kendine gözlerini açarak bakamayacak mısın? Bütün ömrün tasavvurlar, hayaller, Don Kişotça emeller peşinde koşup kendini aldatmak ve aleladiklerden başka hiçbirşey yapılmayan bu dünyada kendinin ve başkalarının fevkaledikler yapacaklarını vehmetmekle mi geçecek?
Darwin in Tanrı' nın varlığına ilişkin görüşü
Meslektaşı bir bilim adamına yazdığı mektubunda, bu mesele üzerinde bir sonuca gerçekten de varamayacağımızı belirtmişti: "Konunun bütünü, insan zihni için fazla derin. " Ve ekler: "Bir köpeğin Newton'un zihni hakkında yorum yapmasından farkı yok."
Sayfa 227Kitabı okudu
Geri113
210 öğeden 196 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.