...
“Neden içinde yaşadığın zamanın saçmalığının ve vahşetinin kışkırtmalarına kapılıp bunlar karşısında boyun eğiyorsun?
Bütün bunlar yalnız senin tenine dokunabilir, ama özüne asla işleyemez. Dış dünya senden hiçbir şey alamaz ve aklını da, sen kendin karıştırmadığın sürece, karıştıramaz. Zaman içinde olup bitenler, onlara katılmayı reddettiğin sürece senin karşında güçsüzdür; zamanın çılgınlığı ise sen zihninin berraklığını koruduğun sürece gerçek anlamda sıkıntı kaynağı olamaz.. Yaşadığın en kötü şeyleri, görünüşte aşağılayıcı olanları, kaderin sillelerini ancak onların önünde zayıflığını gösterecek olursan duyumsarsın; çünkü senden başka kim onlara değer verebilir, ağırlık tanıyabilir, onların zevk ya da acı kaynağı olmalarını sağlayabilir? Ancak sen kendini yüceltebilir ya da aşağılayabilirsin.
İç dünyasında sağlam ve özgür kalabilen, dışardan gelen en ağır baskıya bile kolaylıkla göğüs gerebilir.”