Sükutun garip bir cazibesi var. Bir kaçış, bir zırh, daha doğrusu bir alibi. Kelimelerin çiğ ve yaralayıcı vuzuhundan uzak, musiki bir müphem..
.. Ama bir çaresizliğin şuuru olabilir sükut, bir silahları bırakış, bir teslimiyet. Mutlak karşısındaki aczi efendice itiraf. Ben çok konuştum. Ne değişti? Hiç! Kelimelerin müessiriyetine inanmıyorum. Milyonlarca defa tekrarlanan bu söz yığınları nota kadar bile manalı değil. Galiba tek kurtuluş inanmak. Ama onda da hür değiliz. Iman ilahi bir hidayet.
Ya dili çaresiz, anlatamıyor yürekten geleni,
Ya yüreği çaresiz,bilemiyor
Nasıl iletsin duygularını dile.
Sular yükseldiğinde, birden
Suyun üstünde hareketsiz kalan,
Ne o yana, ne bu yana kımıldayan
Kuğu tüyü gibi tıpkı.
Antonius