Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Derin

Derin
@E_Derin_
"Bir yere ulaşmanın ilk adımı, olduğunuz yerde kalmayacağınıza karar vermektir."
Kolyeye gelince,ucundaki dört kil boncuk farklı sembollerden oluşuyordu. Bunlardan biri üç dişli bir yabaydı. Diğeri minik bir Altın Post'tu. Üçüncüsünde bir labirent resmi vardı ve sonuncusunda da etrafında tanımadığı isimler bulunan bir bina resmi vardı. Bina Empire State olabilir miydi? Percy boncukların sanki bir aile albümünün birer parçasıymış gibi önemli olduklarını hissediyordu,ama bunların ne anlama geldiğini hatırlamıyordu.
Reklam
"Yola kadar yarışalım mı?" dedim. "Hah,sanki bana karşı şansın var da!" dedi. Melez Tepesi'nden aşağı koşmaya başladı. Hemen ardından ben de fırladım. Ve hayatımda ilk kez geriye dönüp bakmadım.
...Walt'un ayakta kalabilmesinin tek nedeni Jaz'in göğsüne ağrı kesici hiyeroglifler çizmesi ve iksir içirmesiydi. Buna rağmen ondan bizimle Dallas'a gelmesini istemiştim. Bu karar da vicdanımı sızlatmaya başlamıştı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...Bes'i yeni tanışmıştık ama o bizi kurtarmak için ruhunu gerçek anlamda kurban etmişti. Şimdi ne zaman onu görsem,hiç ödeyemeyeceğim bir borç geliyor aklıma.
Afişi kaldırmaktan vazgeçtim. İnsanların düşüncelerinin beni yapmak istediğim bir işten alıkoymasına izin veremezdim.
Reklam
"Çok uzun bir yol o," dedi Nico. "Hem malum..." Sesi çatladı. "Deniz uzmanı Percy de yok." Percy'nin adı bir gök gürültüsü gibi havada asılı kaldı.
Annabeth neler olacağını o anda anladı. Tek yönlü bir yolculuk. Çok sert bir düşüş. "Birlikte olduğumuz sürece umrumda değil," dedi. Sonra Percy tutunduğu ufacık çıkıntıyı bıraktı ve el ele sonsuz karanlığa düştüler.
Percy eski hayatını düşündü:New York'taki annesini,Melez Kampı'nı,Annabeth'i...8 ay için bunları kaybetmişti. Şimdi hafızası yerine gelmeye başlamasına rağmen... Evinden hiç bu kadar ayrı kalmamıştı. Yeraltı Dünyası'na gidip geri gelmişti. Birçok kez ölümle burun buruna gelmişti. Ama binlerce kilometre uzaklıkta,Olimpos'un gücünün geçmediği bu yerde,piknik masasının başında otururken kendisini hiç olmadığı kadar yalnız hissetti.
Uyandığımda Çörek başımın üstüne tünemiş,mırlıyor ve saçlarımı kemiriyordu. Bir an evdeyim sandım. Eskiden uyandığımda Çörek'i başıma tünemiş bir halde bulurdum. Sonra artık bir evim olmadığını hatırladım. Artık Bastet de yoktu. Gözlerim doldu.
Gözleri geriye yuvarlandı ve Baş Arşivci bayıldı. Bedeni eriyip hiyerogliflere dönüştü. Etrafta bir sürü hiyeroglif belirmişti. Bunlar,onun hayatının öyküsünü anlatıyordu. Sonra sözcükler Gece Nehri'nde kayboldu. Ra"Hoşça kal,"diye mırıldandı.
Reklam
Tozlu odada bana baktığında,gözleri tıpkı Anubis'in gözleri gibi kapkara,şefkatli ve hüzünlüydü: "Ne yaparsak yapalım öleceğim,Sadie," dedi. "Hayatımın bir anlam kazanmasını istiyorum. Ve...seninle mümkün olduğunca çok vakit geçirmek istiyorum."
Adele'in 19 isimli şarkısı çalmaya başladı. Tanrım,bu albümü ta şeyden beri dinlememiştim. İşte,o anda gözlerim doldu. Bu şarkıları babamla Carter gelip de hep birlikte British Museum'a gittiğimiz Noel gecesinde dinlemiştim. O gece hayatımız tamamıyla değişmişti.
Letta arkasına döndü. Uzaklardaki ufka baktı. Sonra,her zaman yaptığı gibi,oralarda bir yerlerde onu gördüklerini düşünerek onları unutmadığını bilsinler diye bir parmağını kaldırıp annesiyle babasını selamladı. Bedenleri olmasa da ruhları ufukta bir yerlerde dolaşıyordu.
İçinde o kadar büyük bir hüzün ve yalnızlık,o kadar derin bir kalp kırıklığı taşıyordu ki.. Yine de görevini ilk sıraya koyuyordu,sebat ediyordu. Reyna bunu saygı duyuyordu,anlayabiliyordu.
"Olsun," dedim. Sen yine de benim en iyi dostum olarak kalacaksın." Kıvırcık sırıttı:"Annabeth hariç." "Eee,şey tabii,o farklı" dedim. "Evet," dedi. Kesinlikle çok daha farklı."
47 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.