Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif ceylan

Elif ceylan
@Elifmisali
Öğretmen
53 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
(Ninmah) doğurganlığı olmayan bir kadın yaptı. Doğurganlığı olmayan bu kadını gören Enki, Onun yazgısını belirledi, "kadın evinde kalmasını yazgıladı. (Ninmah) erkeklik organından yoksun, kadınlık organından yoksun bir varlık yaptı. Erkeklik organından yoksun, kadınlık organından yoksun bu varlığı gören Enki, Onun yazgısını kralın önünde durmak olarak belirledi.
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
İçerikleri açıklanabilirse çok aydınlatıcı olacak birkaç kı- rık dizeden sonra şiir, Enki'nin, insanın yaratılışı onuruna tanrılara verdiği bir ziyafeti anlatır. Bu ziyafette Enki ve Nin- mah çok fazla şarap içer ve çakırkeyif olurlar. Bunun üzerine Ninmah denizin dibinden bir parça kil alır ve altı değişik tipte bireyi şekillendirir, Enki de onların yazgılarını belirler ve on- lara yiyecek ekmek verir. Yalnızca son iki tipin nitelikleri okunabilmekte; bunlardan biri kısır kadın ve diğeri cinsiyet- siz ya da hadım tiptir. Dizeler şöyle: (1)
Sayfa 133Kitabı okudu
Insanın yaratılışı konusunda bilinen en eski görüşler Ibra- nilerin ve Babillilerin görüşleridir; Birincisi Tekvin kitabında anlatılır, ikincisi Babillilerin “Yaratılış Destanı”nın bir parçasını oluşturur. Kitab-ı Mukaddes'teki öykülere göre ya da en azından bunun yorumlarından birine göre, insan, bütün hay- vanları yönetmesi amacıyla kilden biçimlenmiştir. Babil mi- tinde, insan, en baş belası tanrılardan birinin bu amaçla öldü- rülmesiyle onun kanından yapılmıştı; yaratılış nedeni temelde tanrılara hizmet etmesi ve ekmekleri için onların yerine çalış- masıydı. İbrani ve Babil yorumundan bin yıl önceye tarihle- nen Sümer şiirimize göre, Babil yorumunda olduğu gibi kil- den biçimlenen insanın yaratılış amacı, yine, tanrıların geçim- leri için emek harcamak zorundan kurtarmaktı.
Sayfa 132Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ente dişi koyunlara kuzular işi keçileri oğlaklar doğurttu, İnek ve buzağıyı çoğalttı, kaymağı ve sütü bollaştırdı, Ovada, yaban keçisini, koyunu ve eşeği sevindirdi, Gökyüzünün kuşlarına engin yeryüzünde yuva kurdurdu, Denizin bataklıklara yumurtalarını koydurdu, bahçelerinde ve bağlarda balı ve şarabı bolarttı, Yetiştikleri her yerde ağaçlara meyve verdirtti, Karıklar .... Tahıl ve ürünleri çoğalttı, lyi huylu bakire Aşnan gibi (tahıl tanrıçası) gürbüzleşmelerini sağla- dı. Emeş ağaçları ve tarlaları var etti, ahırları ve ağılları genişletti, Çiftliklerde ürünleri çoğalttı, toprağı kapladı, Evlere bol ürün girmesini, ambarlara tepeleme yığılmasını sağla- di Ama esas görevlerinin niteliği neyse, iki kardeşin arasında şiddetlı bir kavga çıkar. Tartışmalar yaşanır ve sonunda Emeş, Enten'in tanrıların çıftçısı" olma iddiasına meydan Okur. Böylece Enlil'in önünde durumlarını ifade ettikleri Nippur'a giderler. ..... Bu mit Kutsal kitaptaki Habil - Kabil öyküsünün günümüze ulaşmış en yakın Sümer karşılığıdır, buna karşın cinayetle değil uzlaşmayla sonuçlanır.
Enlil... kentten ayrıldı, Nunamnir (Enlil'in adlarından) ... kentten ayrıldı. Enlil yürüdü, Ninlil peşinden gitti, Nunamnir yürüdü, genç kız peşinden gitti, Enlil kapının adamına şöyle dedi: "Ey kapının adamı, kilidin adamı, Ey sürgünün adamı, som kilidin adamı, Kraliçen Ninlil geliyor; Sana beni sorarsa, Nerede olduğumu söyleme." Ninlil kapının adamına yanaşıı: "Ey kapının adamı, kilidin adamı, Ey sürgünün adamı, som kilidin adamı, kralın, nereye gidiyor?
Reklam
O günlerde ana, dünyaya getirdiği genç kıza öğüt verdi, Nunbarşegunu Ninlil'e öğüt verdi: "Duru ırmakta, ey kız, duru ırmakta yıkan, Ey Ninlil, Idnunbirdu ırmağının kıyısı boyunca yürü, Işıltılı gözlü, efendi, ışıltılı gözlü, Yüce dağ,' Enlil baba, ışıltılı gözlü, görecek seni, Çoban... yazgıları belirleyen, ışıltılı gözlü görecek seni, O ..., öpecek seni." Ninlil annesinin öğütlerini tutar ve sonuç olarak Enlil'in "tohum"uyla döllenip ay-tanrısı Nanna'ya gebe kalır. Ondan sonra Enlil ölüler diyarına gitmek üzere Nippur'dan ayrılır
Eğer doğru olarak yorumlamışsa, bu şiir bize bir tanrının başkalaşımının bilinen ilk örneğini vermektedir. Enlilin( hava tanrısı erk), üç yer altı tanrısı (Nergal, Ninazu, ve adı okunmayan bir tanrı) ile karısı Ninlil'i gebe bırakırken üç ayrı kişiliğe girdiği kabul edilir.
Güneşin batışı şöyle betimlenir: Başını anası Ningal (Ay tanrısı Nanna 'non eşi Ningal' de ay tanrısıdır) 'in göğsüne doğru uzatmış, gidiyor Utu( güneş tanrısı)
Şimdi Sümerlerin kozmogonik ya da evrenin yaratılışı gö- rüşlerini özetleyecek olursak, evrenin kökeninin açıklanmasının gelişimi aşağıdaki gibi ifade edilebilir: 1. Başlangıçta ilksel deniz vardı; kökeni veya doğuşu konu- sunda bir şey söylenmemektedir, Sümerler onu her zaman varmış gibi düşünmüş olabilirler. 2. Ilksel deniz gök ile yerin birliğinden oluşan kozmik dağı vücuda getirdi. 3. Tanrılar insan biçiminde kişileştirildiğinde, An (gök) eril, Ki (yer) dişildi. Onların birleşmelerinden hava-tanrısı Enlil doğdu. 4. Hava-tanrısı Enlil yerden göğü ayırdı ve babası An göğü ele geçirirken, Enlil annesi Ki'yi, yeri, ele geçirdi. Enlil ile an- nesi Ki'nin birleşmesi -tarihsel devirlerde Ninmah, "yüce kra- liçe"; Ninhursag, "(kozmik) dağın kraliçesi"; Nintu, "doğur- gan kraliçe" gibi çeşitli adlar verilen tanrıçayla özdeşleştirilmiş olabilir- evrenin düzenlenmesini, insanın yaratılışı ve uygarlığın kuruluşunu başlattı.
Gılgamış hizmetkarı Enkidu ölüler diyarından dönünce ona bir takım sorular soruyor... Soruların bir diğeri şöyledir: Gılgamış: "Ölü bedeni ovada kalmış (gömülmemiş) birini gördün mü?" Enkidu: "Gördüm." Gılgamış: "Ona nasıl davranıyorlardı?" Enkidu: "Gölgesi ölüler diyarında huzur bulmaz."
Reklam
Bunun üzerine Gılgamış, ölüler diyarına inişinde başına gelecek tehlikeler konusunda onu uyarır – yeraltı dünyasının tabularını kısa ve öz bir biçimde anlatan muhteşem bir pasaj- dır bu. Gılgamış Enkidu'ya şöyle der: Eğer şimdi ölüler diyarına ineceksen, Diyecek bir çift sözüm var, dinle, Sana bir öğüt vereceğim, öğüdümü tut. Temiz giysiler giyme, Yoksa (ölü) kahramanlar düşman gibi üstüne gelirler Tastaki iyi yağdan sürünme, Yoksa kokusu onları sana çeker. Ölüler diyarında atış-sopasını fırlatma, Yoksa değneğin değdiği her şey etrafını sarar; Elinde asa tutma, Yoksa gölgeler dört bir yanını kuşatır. Ayağına sandalet giyme, Ölüler diyarında haykırma; Sevgili karını öpme, Sevgili oğlunu öpme, Iğrendiğin karına vurma, Iğrendiğin vurma, Yoksa ölüler diyarının "haykırışı” seni yakalar; (Haykırış) yatan kadın için, orada yatan kişi için, Orada yatan tanrı Ninazu'nun anası için, Kutsal gövdesini örten giysi olmayan, göğsünü saran örtü olmayan. Ama Enkidu efendisinin öğütlerine kulak asma mış'ın uyarılarının tam tersini yaptı. Böylece ölüler diyarınca tutsak alındı ve yeryüzüne çıkamadı
Bu sırada, Yunanlı Herakles'in önceli Urukta oturan ba yük Sumer kahramanı Gılgamış, Inanna'nın sızlanmalarını duyup şövalyece onun yardımına koştu. Elli minalık yakla şık yirmi beş kilo- zırhını kuşandı ve yedi talent yedi minalık -iki yuz kilodan fazla "yol baltası"yla ağacın dibindeki çe kicilikten nasibini almamış" yılanı öldürdu. Bunun üzerine Zu-kuşu yavrusuyla dağa kaçtı ve Lilit evini yıkıp, arkasına bi le bakmadan avlanmaya alışkın olduğu harabelere kaçtı. O zaman Gılgamış'a eşlik eden Uruklular ağacı kestiler ve is- kemle ve sedir yapması için Inanna'ya sundular. Inanna ne yaptı? Huluppu-ağacının gövdesinden bir pukku (büyuk bir olasılıkla bir tür davul) ve dallarından mikku deni- len (buyük bir olasılıkla tokmak) bir nesne yaptı ve bunları cesaretinin odulu olarak Gılgamış'a verdi. İzleyen oniki dize- lık pasajda Gılgamış'ın, kusursuz durumda olmasına karşın benim hala anlamlarını çözemediğim, bu iki nesneyle yaptıkları anlatılır. (3)
Yıllar geçti, ağaç olgunlaştı ve büyüdü. Ama Inanna ağacı kesmek istediğinde bunun hiç de kolay olmadığını anladı. Çünkü ağacın dibine "Çekicilikten Nasibini Almamış" yılan yuva yapmıştı. Tepesine Zu-kuşu -zaman zaman haylazlık ya- pan mitolojik bir yaratık- yavrusunu koymuş, dallarına da harabe hizmetçisi Lilit evini kurmuştu. Her zaman şen, güler yüzlü olan genç tanrıça zavallı Inanna bunu görünce acı göz- yaşları döktü. Ve tan yeri ağarıp da kardeşi güneş-tanrısı Utu uykusundan uyanınca, Inanna ona göz yaşları içinde huluppu- ağacının başına gelenleri anlattı. (2)
Şiirimizin öyküsü özetle şöyledir; Bir zamanlar bir huluppu- ağacı, belki söğüt, vardı; Sularıyla beslendiği Fırat Irmağı'nın kenarına dikilmişti. Ama Güney Rüzgârı onu kökünden sö- kūp çıkardı ve ağaç ırmağın sularıyla sürüklendi. O sırada oradan geçmekte olan gök-tanrıçası İnanna ağacı alıp ana ta- pınağının merkezi Uruk'a getirdi ve kendi kutsal bahçesine dikti. Ona binbir özenle baktı. Çünkü ağaç büyüdüğü zaman kerestesinden kendisi için bir iskemle ve sedir yapmayı tasarlıyordu. (1)
Sümer şerin evrenin yaratılışı anlayışlarının ana kaynağı benim '' Gılgamış, Enkidu ve Ölüler Diyarı '' diye adlandırdığım bir Sümer şiirinin giriş bölümüdür.
194 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.