Kaan Murat Yanık'ın okuduğum ilk kitabı ve ben bu kitaba bayıldım. Okurken bir yandan sayfaları kendimi durduramadan çevirdim, bir yandan da hiç bitmesin istedim. Yazarın dili, hikayenin akıcılığı muhteşemdi. Hemen Butimar'ı da alacağım.
Kitap şimdiki zamandan yazar olan Bünyamin'in sevgilisi Eylül'un vefatından sonra Besti Nine ile tanışması, onun vasıtasıyla da papağan Zencefil ile karşılaşması ile başlıyor. İşte burda roman sıradanlıktan çıkıyor ve Zencefil'in 260 yıl önce dostu Gülbadem ile yaşadıklarını Zencefil'in ağzından dinliyoruz. Hindistan'dan Osmanlı'ya uzanan bu öykü okuru tamamen içine alıyor.
Gülbadem ile Zencefil'in başta birbirine inat konuşmalarını, huysuzluklarını çok sevdim. :) sonrasında hem Gülbadem, İpek Böceğine olan aşkından dostu Zencefil'i ardında bıraktı, hem de Zencefil Fülfül e olan aşkından dostu Gülbadem'i bıraktı.
Sonu biraz daha net olsun isterdim. Sanki biraz havada kaldı. Buna rağmen çok çok güzeldi.
Gülbadem, Zencefil, Sunullah Efendi, Fülfül, İpek Böceği, Hindistan, Galata, İstanbul, şiirler.... Unutulmayacak bir roman.
Okurken yer yer İhsan Oktay Anar geldi aklıma. Puslu Kıtalar Atlası' nı geçenlerde bitiridigimden mi bu kadar benzettim diye düşündüm başlarda. Onun gibi masal içinde masal bu kitap da. Kısacası Kaan Murat Yanık'ı bu kitapla tanıdığıma çok sevindim :)