İtfaiyecilerin yangın söndürmek için değil de yangın çıkarmak için var olduklarını düşünün. Hem de kitapları yakmak için...
Distopik bir kitap olan Fahrenheit 451 Montag adlı bir itfaiyevcinin 17 yaşındaki Clarisse ile tanışması ile başlıyor. Kız bir gün Montag' a " Çok eskiden itfaiyecilerin yangınları başlatmak yerine söndürdüğü doğru mu?" diye sorunca Montag sorgulamaya başlıyor. Kitap okumanın, şiir okumanın, sohbet etmenin yasak olduğu bir dünya bu. İnsanlar koca duvarlar şeklindeki televizyonu izliyorlar sadece. Düzeni bozanlar için mekanik tazılar, çok süratli giden böcek adlı araçlar var.
Mantag'ın Clarisse ile sohbetleri çok güzeldi ama kısa sürdü. Keşke o sohbetler devam etseydi o kısımları daha çok sevmiştim.
Bu arada yazar kitabın adını itfaiyeci koyuyor. Daha sonra içine sinmeyince bir itfaiyeyi arıyor ve "Kağıt kaç derecede yanar?" Diye soruyor. Cevap: "451 Fahrenheit" yazar bunu ters çeviriyor ve kitabın adını Fahrenheit 451 yapıyor.
Acaba kavuşacaklar mi diye sayfalarını çevirdiğim Aşk Hikayesi...
Roman baş kahramanlarımız Bahşi ve Kaknüsia. Bahşi müslüman, Kaknüsia hristiyan. Bu sebeple kaçarak evlenirler ancak Kaknüsia esir tüccarlarının eline düşer ve bir gemiye bindirilir. Bunu öğrenen Bahşi de gemiye biner ancak gemi batar ve sayılı kişiler kurtulur bu gemiden. Bahşi, Bahşi'ye bu süreçte aşık olan Gunala ile 20 yıl boyunca Kaknüsia 'yı arar. 20 yılın sonunda bulur. Ancak Kaknüsia, İshak ile evlidir.
Sonuna kadar mutlu son olsun diye bekledim ben. İskender Pala'nın kitaplarını çok severim. Özellikle tarihle iç içe geçmesi ayrı bir güzel. Bu kitapta 1. Ahmet dönemini de anlatıyor. Sultanahmet Camii' nin yapılış aşaması, Sultan Ahmet'in Hz Muhammed'e olan sevgisi de işlenen konular arasında.
Kitap sonunda şu sorular kalıyor akılda: Aşkı en çok kim hak ediyor?
En çok arayan mı?
En çok sabreden mi?
En çok bekleyen mi?
Aşk Hikayesiİskender Pala · Kapı Yayınları · 20231,606 okunma