Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emrah Arslan

İnsanın hakikat için verdiği uğraş, bilmek için verdiği uğraştır. Bu uğraş evrenin tümüyle açıklanamayacağının da farkına varma uğraşıdır aynı zamanda. Belli başlı şeyler, anlamlar ve açıklamalar hep ucu açık şeyler olarak kalacaktır ki, hep daha ileriye gidebilelim ve ilerleyebilelim.
Reklam
Elde edilemeyecek şeylerin meftunu olmak ruhun hastalığıdır. Prieneli Bias İ.Ö 570
Zeus, intikamının ilk perdesinde hep erkeklerden oluşan bu topluma ölüm kadar karmaşık, ama karmaşık olduğu kadar da güzel bir belayı, Pandora'nın simgelediği kadını yollar. Bu görkemli figür, tanrının öfkesinin açığa vuruluşudur; insanın bu aldatıcı, kurnaz aklını, başkaldırán ruhunu soluksuz bırakacak, düşünme eylemini sona erdirecek, bilincini yaracak ve onu salt tutku varlığı haline getirip iliklerine kadar eritecek tek varlık. Üstelik eline verilen kutuya konan “yaşlılık, acı çekerek çalışma, hastalık, delilik, kötülük ve tutku" gibi tüm umutsuzlukları yeryüzüne saçtığı halde insanın tek dayanağı olan umudun dışarı çıkmasına izin vermeden kutunun kapağını kapatan varlık.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bundan böyle bana hangi önderin, hangi felsefe okulunun kanatları altına sığındığımı soracak olursan eğer, cevabım herhangi bir felsefi öndere yemin edip de kendimi bağlamadığım olur. Fırtına beni hangi kıyıya sürüklerse, bir misafir gibi çıktım ben o kıyıya. Bazen gözü kara oldum, siyasetin dalgalarının tam içine daldım, hakiki erdemin koruyucusu ve sadık bir hizmetkârı oldum, bazen gizlice Aristippos'un öğretilerinin içine süzüldüm; işin aslı kendimi şartlara uydurmaktansa, şartları kendime uydurdum" (Epistulae, 1.1.10-20).
Gamzelerine cemreler düşen Ayrılık görmemiş bir bahçede Badem çiçekleri, deniz, incesaz bir gökyüzü Yapraklanıp durdu canımda boşluğun.
Reklam
İnsanoğlu muhteşem bir potansiyeldir. En önemli öğrendiğim bu. (Yine sessizlik. Sonra:) Ve bu muhteşem potansiyel hiç gerçekleşmeyebilir. Gerçekleşmediğini insanın kendisi de fark etmeyebilir, çevresi de fark etmeyebilir .
veyahut da son nefesini verirken diyeceksin ki, “Benimdi bu hayat. Anlamlı bir maceraydı. Müthiş bir yolculuktu. Yarının ne olacağını bilmiyordum, ama müthiş bir macera olduğunu da biliyordum."
Çok zeki ama akıllı değil” deriz. Akıl? Zekâ, “şimdi, şu anda sorun çözebilme”, akıl ise “yaşam yönetebilme yeteneği” oluyor.
Abd eğitim sisteminden bahsediyor.
Başka nelerin farkındalar? Başarıda bilginin ağırlığının yüzde olarak çok düşük olduğunun. Ondan dolayı bilgiye önem vermiyorlar. Ve işte oyun ile sürekli özgüven geliştirici faaliyetler olması lazım, bunun farkındalar. Çünkü hayatta kimler başarılı oluyor diye baktığınızda görüyorsunuz ki bilgi, IQ yetmiyor tek başına; kendine güvenen başarılı oluyor. Peki kendine nasıl güveniyor bu insanlar? Ana-baba ona güveniyorsa o da kendine güveniyor. Yedi-sekiz yaşına kadar çocuğun başarı derecesini tayin ediyorsunuz. Başarılı insanlar üzerinde yapılmış binlerce araştırma var, en önemli faktör özgüven. Yüzde 85 ağırlığı var.
Ah, unutmadan; Doğan Cüceloğlu'nun cümleleri arasında sık sik “italiğe alınmış parantez içinde üç nokta”yla karşılaşacaksınız. Onlar... O sırada yanaklarından süzülen gözyaşlarını ifade ediyor... Gözyaşlarının sesi yok. Sevgiyle... Canan Dilâ
Reklam
Daha adil ve istikrarlı bir uluslararası düzen mümkündür. Elinizdeki kitap BM'nin yeniden yapılandırılmasına yönelik bir reform önerisi sunmaktadır.
Kıta olarak bakıldığında, Güvenlik Konseyi'nin (BM güvenlik konseyi) mevcut asli üyeleri Asya, Avrupa ve Amerika kıtalarındandır. Dini grup lar açısından bakıldığında ise konseyin daimi üyeleri ağırlikli olarak Hıristiyandır. Dünyada önemli inanç gruplarından olan Müslümanlar ve sayıca yüksek olan diğer inançlar, Konsey'de temsil edilmemektedir. Dünya nüfusunun üçte birini oluşturan, 57 üyesi olan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın maalesef bu önemli mekanizmada hiçbir ağırlığı ve temsili yoktur. Köken açısından ise Arap, Türk, Hintli, Endonezyalı, Afrikalı gibi dünyanın önde gelen milletlerinin Konsey’de hiçbir temsili bulunmamaktadır. İki yıl süreyle seçilen geçici üyelerin ise Konsey kararlarında önemli bir söz hakkı yoktur.
Ve mantıklı yetiştirilmiş her insanın halka neler kazandırabileceğini de düşünün... Şimdi de ülkede üretmeden tüketen, sarhoş asalakların maliyetini bir hesap edin. Bu insanlar topluma kazandırılsaydı her biri ulus için çalışıp üreten birer güç kaynağı olurdu.”
Finlandiya halkının aydınlanmasında Pierre d'Amiens gibi olmak istiyor, her yerde şu sözleri söylüyordu: “Ülke halkının çoğunluğunun bilgisizliğine ve edepsizliğine tahammül etmek ayıp, kültür meşalesinin aydınlattığı herkesin seyirci kalması ise suçtur. Devlet denilen varlık, üst katları geniş pencereli, yüksek tavanlı geniş aydınlık odalara sahip, alt ve bodrum katlarında ise kasvetli, nemli, dar, neredeyse tamamen penceresiz, büyük bir kale gibi görünmemelidir.” Snellman ülkede nüfusun ana bölümünün eğitimsiz kalmasını bir devlet suçu, soygun, kendini yok etme ve kendi kendini aşağılama olarak görüyordu.
304 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.