Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emellll

Belirli koşullar altında yetişkinler böyle davranabilir, ama altı ila on iki yaş arasında küçük çocuklar, uygar dünyanın baskısından uzaklaşınca, nasıl böylesine vahşileşebilir, kan dökecek kadar acımasız olabilir diye düşünen birçok kişi, kan dökecek kadar küçüklerde bile bu korkunç bir biçimde belirdiğine göre, Sineklerin Tanrısı’nda kötülüğün insan yaratılışında doğuştan var olduğu görüşünün savunulduğu kanısına varıp dehşete kapılmıştır. Okuyucuların duydukları bu dehşeti doğal saymalı; çünkü çocukların tertemiz birer melek oldukları konusunda, yanlış olduğu kadar da yaygın bir inanç vardır. Oysa kendi çocukluğuna ve yakından tanıdığı çocuklara duygusallıktan arınmış gerçekçi bir gözle bakabilenler, çocukların küçük bir melek değil, tıpkı yetişkinler gibi birer insan olduğunu bilirler. İnsanlarda ise, ister büyük, ister küçük olsunlar hem iyi hem de kötü içgüdüler vardır. Anayla baba ve eğitim kurumları, çocuğu olumlu bir biçimde etkilemeye, iyiye yönelen içgüdülerini geliştirip kötüye yönelen içgüdülerini engellemeye çalışırlar. Uygarlığın amacı da budur aslında. Bu uygarlık süresi içinde en büyük görev topluma düşer.
Reklam
İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Zaten bu ikisi pek birlikte olmuyor gibi..
Yaşadığımız anların haddi hesabı yoktur,ama yinede bürün iç dünyamızı alt üst eden,her zaman tek bir saniye,tek bir an olur ya,işte o an,daha önce bürün öz suları içine çekmiş olan çiçeğin şimşek çakar gibi kristalleştiği andır-bu an,yaratılış anına benzeyen ve aynı onun gibi,insanın kendi hayatının sıcak rahminde sakladığı,görünmez,dokunulmaz,sezilmez,sadece yaşanılabilen bir sırdır.Bu sır,insan zihninin hiçbir bilgisiyle hesaplanamaz,sezginin hiçbir büyüsü onu çözemez,ancak çok ender olarak duyguyla yakalanabilir..
Sayfa 168Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir yüreği derinden sarsmak için,kader her zaman sıkı bir hazırlığa ve şiddetli bir darbe indirmeye gereksinim duymaz;onun dizginsiz biçim verme arzusunu kışkırtan,sudan bir sebeple yıkım yaratmaktır.Biz insanlar,bu ilk hafif dokunuşa kendi kısıtlı lisanımızla sebep deriz ve bu önemsiz sebebi bi çoğu kez şaşkınlık içinde,yol açtığı muazzam sonuçlarla karşılaştırırız.Fakat bir hastalığın teşhisin konmasında n çok önce başlaması gibi,bir insanın kaderide aynı şekilde,olaylar belirginleşip görülür hale gelmeden önce işlemeye başlar.Kader her zaman,bir insanın bedenine dıştan dokunmadan çok önce zihninde de,bedeninde de içten içe yönetimi ele almış olur.Kendinde olup biteni fark etmek demek,artık kendini savunmaya geçmek demekte ve çoğunlukla boşa giden bir çabadır bu..
Sayfa 131Kitabı okudu
Geri119
289 öğeden 286 ile 289 arasındakiler gösteriliyor.