Bu çağda zengin çocuklarına da bir haller oldu. Zengin
olmaları yetmiyor onlara; zenginliklerini hak ediyormuş gibi
görünmek için çalışıyor gibi görünüyorlar. Servetlerinin
keyfini süreceklerine yahut eski çağlarda olduğu gibi kitap ve
resim toplayacaklarına,
“başarılı” kabul edilmek için
yırtınıyorlar. Oysa eski asırlar tüm kültürel ihtişamlarını aylak
ve serseri zengin çocuklarına borçluydular.
“Başarı” çağımızın en büyük dayatması.
Sırtını bir ağaca dayayıp yüzünü güneşe çevirmek kapitalizme başkaldırmaktır.
Uzanıp çimenlere bulutları seyretmek, kurulu düzene karşı en tehlikeli isyandır.
Herkes böyle beleşe kafa dinlerse kapitalizm çöker. Otel sahiplerinin, tur operatörlerinin, garsonların, komilerin, velhasıl bütün sadık ve çalışkan kölelerinin üretme ve tüketme haklarını kimseye bedavaya yedirmez kapitalizm.
Ve işte bu yüzden keser
mülkiyetini birilerine devredip
gölgesini satamayacağı her ağacı.
Önce kıskanırlar.
Sonra alışırlar.
Bir müddet sonra tekrar başarmalısınız ki
tekrar kıskansınlar.
Nereye kadar sürer bu?
Onlar kıskanmaktan siz başarmaktan yoruluncaya kadar.
Ne hayat ama!