Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emine KAÇMAZ

Emine KAÇMAZ
@Empos
Kendi okuduğum ve izlediklerimi takip için :
İstanbul
8 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Reklam
Daha bir iki sene önce ayıplardık, kendimizi. Ama şimdi mumnunuz âdeta. Her şey alışmaya bakıyor, siperler bile. Her şeyi görünüşte bu kadar çabuk unutmamızın sebebi, bu alışkanlıktır. Daha evvelsi gün ateş dünyasında idik; bugün aptalca şeyler yapıyor, dilenciliğe çıkıyoruz, yarın yine siperlere gideriz. Aslında, hiçbir şeyi unuttuğumuz yok. ... Hatırlamaya kalksak ezerler bizi; zira şu kadarını olsun anlamış bulunuyorum: İnsan sinip kaldıkça dehşete tahammül eder, fakat düşünmeye kalkıştı mı, onu öldürür bu dehşet.
Sayfa 118Kitabı okudu
Gri ceket, pantolon ve çizme giymişler; ama çoğunun üniforması öyle bol ki, üzerlerinden dökülüyor: Omuzları daracık, vücutları küçücük. Bu çocuk bedenlerine göre dikilmiş üniforma yok ki!
Sayfa 112Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Biz bugün gençliğimizin ülkelerine seyyahlar gibi gidebiliriz. Biz gerçeklerde kavrulduk; farkları tüccarlar, mecburiyetleri de kasaplar gibi biliyoruz. Biz artık o eski tasasızlar değiliz; biz şimdi müthiş vurdumduymaz olduk. Ölmeyeceğiz ama, yaşayacak mıyız? Kimsesiz çocuklar gibi bırakılmış, yaşlı insanlar gibi görmüş geçirmişiz; kabayız, üzgünüz, satıhtayız.. galiba mahvolmuşuz.
Sayfa 107Kitabı okudu
Birbirimize karşı bütün duygularımızı kaybettik; birimizin hayali, ötekimizin hızdan bitkin bakışlarına çarptıkça birbirimizi tanımıyoruz âdeta. Hiçbir şey hissetmeyen ölüleriz; bir sihirbaz hüneri, tehlikeli bir büyü neticesi henüz koşabilen, henüz öldürebilen ölüleriz.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Ötekiler, bizden yaşlılar için savaş bir duraklayıştır, onlar ileriyi düşünebilirler. Ama bizi dört yandan sardı harp; sonunun neye varacağını bilmiyoruz. Bildiğimiz, şimdilik, yalnız şu: Öyle mahzun da olduğumuz yok ama, tuhaf ve melânkolik bir şekilde kabalaştık.
Ölümün ölüler için ne tür bir anlamı olabilirdi?
" İlim bir nokta idi, onu cahiller çoğalttı. "
Fatiha'nın velezzâllîn mi yoksa veleddâllîn mi denilerek sona ereceği üzerine kavga edenler, onca mesaiyi fizik kanunları üzerine harcasalardı muhtemelen atomu parçalarlardı
Reklam
Ele kalabalık insan var, sanki koyun ağılına inekleri, camişleri; katırları, eşşekleri, hepini doldurmişsen...
Aşk dediğiniz şey işsiz güçsüzlerin hastalığı, vakit geçirme eğlencesidir.
- Bu dünyanın nimetlerinden bol bol faydalanmak dururken neden ordular kurulsun? Neden kanlar dökülüp kahramanlar toprağa serilsin? + Ya ne yapılsın? - Yaşansın efendim, yaşansın...
Yanlış ve yalan davalar daima parlak gözükür. Fuhşun felsefesini yapmak, namusun müdaafasını yapmaktan daha kolay olduğu gibi...
Acaba on asır sonra anlaşılacak insanlar yok mu? Acaba ebediyen yanlış anlaşılarak yanlış hüküm giymeye mahkûm bedbahtlar yok mu? Aksine ilâhlaştırılan alçakların bulunabileceğini kabul etmez misin?
Reklam
Romalılar'dan daha önce, belki yamyamlık çağında da hukuk vardı ve şüphesiz o hukuk, kendi çapında ve çerçevesinde şimdikinden daha faydalı ve âdil bir müessese idi. Çünkü vicdana ve adalete değil, sihirli ve semavî kuvvetlere dayanıyordu. Fakat o zamanlardan bugüne kadar geçen tekâmül devresinde hukuk yine bir sihir işi, hatta sihirbazlık işi olarak kalmıştır. Hukuk ve ilim. Gülünç yakıştırama... İttifakla idam kararı... Yargıtay bozdu... Bu sefer ittifakla beraat... Aynı suç, aynı sanık, aynı yargıçlar, aynı kanun kitabı ve önce idam, sonra beraat... Bu ne güzel ilim böyle? Sen herhangi bir yılın herhangi bir ayında, yüz derecelik ısıda kaynayan bir suyun, birkaç ay sonra aynı hararetle donduğunu işittin mi?
... kısa bir yazı göndererek intihar etti. Yolladığı kağıtta: "Tiyatro bitti. Beklemeye lüzum görmüyorum!" yazılıydı.
Âcizleri, lâyık olmadıkları mevkilere geçiren bir devlet batar!