Herkese Merhaba.
Pál Sokağı Çocukları güzel bir kitaptı. 1900'lerin hemen başında yazılmış bu kitap beni çocukluğuma götürdü. O yıllarda ne kadar çok oyun oynadık biz:Misket (ki biz gülle derdik), saklambaç, yerden yüksek, 7 kule, topaç çevirme, kovalamaca, (ayrıca küçük ayakkabı kutusunda İpek böceği beslemek) vs...
Ben satırları okudukça çocukluğumu doyasıya yaşamış biri olarak o güzel günleri bir kez daha hatırladım.
Bu kitapta Pál Sokağı Çocuklarının oynamayı çok sevdiği oyun alanı "Arsa" vardı. Arsa, Pál Sokağı Çocuklarının vatanıydı ve Pál Sokağı Çocukları Arsayı ele geçirmek isteyen kendilerinden yaşça büyük olan çocuk grubu Kızıl Gömleklilerle savaşarak orayı diğer çocuklara kesinlikle vermeyeceklerdi. Vermediler de.
Anlatım son derece akıcıydı.
Ve ben kitap bittiğinde şunu düşünürken buldum kendimi:Küçükken oynadığımız oyunlarda kimi zaman kazanıyorduk kimi zaman üzülüyorduk. Kah sevindik kah üzüldük. Acaba bu durum bizi büyüdüğümüzde yaşayacağımız zorlu sınavlara mı hazırlıyordu?
Kitabın son sayfalarına doğru hüzünlenmemek elde değil. Belki de gözleri doluyor insanın. Kitap bitince hissettiğim şuydu:Neden hüzünlendim bu kadar? Kitabın sonunun beklediğim gibi olmamasına mı yoksa geçip giden o güzel çocukluk yıllarıma mı....