Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Enes
Enes
@Eneskse146
Sanat sunucumuz (Kitap ve Film ağırlıklı):
discord.gg/zkDDxBJMUX
Sorgucu
Türkiye
26 Ocak 2005
48 okur puanı
Ekim 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Çağın ötesini aşmış bir kafkaesk macera
Dostoyevski'nin 2. romanı olan Öteki, insanın öteki yüzünü anlatırken Kafkaesk diyebileceğimiz bir teknik ile çağının da ötesine gidiyor. Daha ilk kitaplarında bile anlaşılan müthiş gözlem yeteneği ve okuyucuya aktarımındaki hüneri, kitabından 60 yıl sonra tanımlanacak paranoid şizofreniyi mükemmel bir şekilde okurlara sunuyor. Bu sunuş ise titiz ve oldukça başarılı. Kurgusu kitabı çok akıcı kılarken, gerçek ve hayalin ayrımını yapamadığımız noktalara varıyor, kimi zaman siz de başkahramanımız ile delirmenin eşiğine geliyorsunuz. Tüm bu kurgusal ve anlatısal başarısı bir yana, içeriğinde de devlet ve devlet memurlarına (çoğu kitabında da değiniyor aslında), sisteme ve alt-üst ilişkilerine dokundurmaları, değinmeleri ve insanın yaşadığı ahlaki ikilemlere, etik anlayışına ve bazen de sorgulamalara varan noktalar yer alıyor. Eser, zamanında çoğu eleştirmence gerçekten başarılı bulunmuşsa da; eleştirmenlerin bir kısmı da tamamen Gogol'ü taklit ettiğini ve çarpıcı benzerliklerin olduğunu, yenilik getirmediğini savunmuş. Şahsen Gogol daha önce okumadım, dili ve anlatımı dışında da özellikle "Petersburg Öyküleri" kitabına çok benzerlikler taşıyormuş. Okumadan bir şey demem çok sağlıklı olmaz ama Dosto'nun da dediği gibi, her şey Gogol'ün paltosundan çıkmadı mı:)
Kitapmetrem:
3 Kelime Yeter: Aganta Burina Burinata
Bir insan, denize olan aşkını, bodruma olan aşkını daha ne kadar güzel anlatabilirdi ki. Tek kelimeyle harika bir eser. Karakterimizin yaşadığı sevgiyi doruklarına kadar yaşıyoruz, karakterimizle çok rahat bir şekilde empati kurabiliyoruz. Bütün karakterleri de çok güzel bir şekilde işliyor, hele ki bazı karakterler çok kısa görünse de kitapta, nerdeyse her karakterin birbirinden farklı hayat hikayelerini dinleyerek çoğuyla daha da bağdaştırabiliyoruz kendini. Ve tüm bunları yaparken yazarın pastoral, naif ve duygu yüklü dili sizi alıp başka yerlere götürüyor resmen. Ben hiç bitmesin istedim kitap, hatta bazı yerlerinde gerçekten denize açılmaya hazır bir denizci gibi hissettiğim insanın içini sıcacık yapan kesinlikle okumanız gereken bir kitap.
Hazırsanız aganta burina burinata...
Renkli Bir Doğa Rehberi
Genel itibariyle çok okunacak bir kitap değil, çoğu resimlerle dolu renkli bir kitap. Çoğu kişi için bu pek memnun edici değil, kısacası çocuk kitabı bir nevi gözüyle bakılıyor. Ee ben böyle çocuk kitapları tarzı şeylere ilgili biri olarak bu kitabı çok sevdim tabii ki. Tam çocuk kitabı demek haksızlık olur ama daha çok 14-15 yaşının altındakilere doğayı sevdirmek için alınabilir lakin benim için her bir mantar her bir hayvan her bir bitkinin resimlerini incelemek çok zevkliydi. Çok boş bir kitapmış gibi anlattım sakın yanlış anlaşılmasın, her sayfasında resimlerin yanında temel bilgiler yer alıyor. Hele ki kitabın ilk başında genel olarak doğayı, kayaçları, mineralleri ve hava olaylarının olduğu bir kısım var, bu saydığım şeylerin oluşumlarını ve özelliklerini temel olarak çok iyi bir biçimde okuyanlara aktardığını düşünüyorum. Çizimlerine zaten diyecek lafım yok, gerçekten içini açıyor insanın resimler. Baskısı da gayet güzel. Yani böyle renkli bir doğa rehberi diyeyim, bana sorarsanız her yaştan insan okuyup inceleyebilir. Gayet zevkli bir tecrübeydi.
Okur Takip Önerileri
Çevirmenin Gazabı mı? James'in Ağır Dili mi?
Açıkçası daha 50 sayfasını falan okudum, biraz ağır bir kitap. Bahsettiği şeyler çok güzel lakin büyük ihtimalle çeviren kişi çok ağır bir dille çevirdiği için bir çok kez sözlüğe bakmak zorunda kaldım bu yüzden de akıcılığı ve anlatmak istenen şeyin özüne dair fikir ortadan kayboldu. Yani böyle olunca da pek bir faydasını göremedim. He tabi William James ağır bir dil de kullanıyor olabilir ama ben bir çok eskimiş sözcüğe rastladım kitapta, yani birazcık çevirmen açısından gibi geldi sorun. Onun dışında William James'in bazen daldan dala atladığı oluyor ve anlattığı şeyi baltalıyordu bu durum da. Yakın bir zamanda orijinal halini yani İngilizcesini okumaya çalışacağım, eğer oradaki halini beğenirsem incelemeyi güncellerim.
Sinamaseversen Al Oku
Gerçekten güzel ve faydalı bir eserdi. Çoğu yönetmenin aslında nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu öğrenince bazen şaşırdım bazen garipsedim bazen ise yakın hissettim kendime. Enteresan ve güzel bakış açılarından bakmayı da öğrendim kıymetli yönetmenlerden. Kısaca sinemayla ilgilenen birinin okuması gereken tatlı bir kitap.
Ah yavrum Vah yavrum
Tamamını okumadığımı göz önünde bulundurarak çok sıkıcı bir kitaptı diyebilirim. Sıkıcı olmasının en önemli sebebi sürekli bir tekrara girmesiydi hikayenin. Yok ayaklanma yapacaklar tutuklanıyorlar, yok devrim diyorlar tutuklanıyorlar. Ana zaten hep ah yavrum vah yavrum tüh yavrum. Hep bir acıma isteği annede başka da çok bir özelliği yoktu ananın romana renk katan. Yani bana çok etki etmedi diyeyim. Yazarın genel anlatımını da çok sevdiğim söylenemez. Bana karakterler çok basit geldi bu yüzden de. Karakterlerin değişim süreçlerini gözlemlemeyi seven biriyim lakin bu kitapta gelişim süreci çok sancılı geldi bana. Velhasıl kelam okuduğum kısma kadar yapabileceğim en temel yorum basit ve sıkıcı bir kitaptı. Benim kesin okuyun diye önereceğim bir kitap değil. He tabi belki sonları gerçekten güzeldir, bir gün kaldığım yerden devam edersem kitaba ben de tecrübe etmiş ve belki de fikrimi değiştirmiş olurum.
Bir Milyona Satılan Güzel Bir Pasta
Bir pasta düşünün. Güzel bir pasta, kaliteli ve tatlı, yerken zevk veriyor ama sadece o kadar. Yedikten bir kaç ay sonra süper bi etkisi olmuyor ve sadece geriye dönüp baktığınızda güzel bir pasta yedim diyorsunuz. Şimdi siz tutup bu pastayı bir milyona satarsanız herkes der ki "ne yapıyorsun?". Simyacı da tam böyle bir kitap benim için. Güzel olan ama gereğinden fazla abartılan bir kitap. Okuyalı biraz oldu, çok da bişey kalmadı aklımda ne yalan söyleyeyim. Biraz şey gibi gelmişti bana: çölde geçen bir öyküyle süslenmiş evrenli enerjli menkıbeli bir kişisel gelişim kitabı. Ben kitaptaki gibi bakamadığımdan hayata belki de şuan kitaba o kadar hayranlıkla bakamıyor olabilirim. Yoksa beni de etkileyen bölümleri olan, okuması hoş bir kitaptı. Özellikle sonunu çok severim ama yine de bu kitap bu kadar yere göğe sığdırılmamayı haketmiyor.
Evrim hakkında fikirler edinmek isteyen biri için güzel bir kitap. Evrim hakkında hiç bir fikriniz yoksa da okuyabileceğiniz bir eser çünkü anlatmaya Darwin'in yaşamından, evrim fikrinin ilk ortaya çıkışından başlıyor; günümüze kadar evrim fikrinin nası geliştiğini güzel, anlaşılır ve bolca örneklerle anlatıyor. Ben açıkçası bu kitabı okumadan önce ne evrim hakkında ne de Darwin hakkında çok fikir sahibi değildim ama bu kitabı okuduktan sonra gerçekten (bir zamanlar hiç inanmadığım evrim fikri hakkında) bir çok bilgi edindim. Herkesin okuması gereken bir kitap bence, evrim fikrine önyargıyla yaklaşmayın:)
