“Bir adam.
Buzdan kaleleri olduğu varsayılan, aslında o hayali kalelerinin çok uzağında yaşayan bir güzel adam.
Bir kadın. Ayaklarının dibine dökülen hayallerini, adamın ilgisiyle sulayıp yeşertmek isteyen mahzun bir genç kadın.
“Çocuksun çocuk,” dedi gülerken. Kısılan gözleri normal haline dönmeden,“Büyüme ama hiç,” diye ekledi.
Onun üslûbunun aksine karşısında daha ciddi durarak, “Sen büyüdün mü, adam?” diye soruverdim.
SoğukThomas Bernhard · Sel Yayıncılık · 2016389 okunma
Bu kitap birbirlerini deliler gibi seven bir erkek ve bir kadının sıra dışı ve aşk dolu hikayesidir. Karısına aşık olan adam tamamen bir yanlış anlaşılmanın kurbanı olmuş ve evden uzakta olduğu bir sırada hakkında yasak bir aşk yaşadığına dair bir dedikodu çıkmıştır. Karısını ikna etmek için her türlü mücadeleyi veren bu arada ağır yaralanarak hastanede tedavi gören bu adam acaba içine düştüğü bu dedikodudan kendisini kurtarabilecek mi? Hayatı boyunca karısından başka hiçbir kadını sevmemiş ve karısını aldatmadığı halde dedikodu kurbanı olmuş bu adamın çabalamaları sonuç verecek ve bu mutlu ve birbirine aşık çift eski günlerine dönebilecek mi?
Vakit gece yarısıydı. Bütün hazırlıkları tamamdı. Hedefine en iyi şekilde odaklanmıştı. İşin sonunda da mutlu sona ulaşmak istiyordu. Hata yapmayı kendisine yasaklamıştı. Yapacağı işleri kusursuz bir şekilde yapmayı planlamıştı. Hedefindeki kişinin durumuna göre hareket edecek ve onun hayatını kabusa çevirecekti.
Planını devreye sokmak için elindeki malzemelere son kez göz attı. Çevresini iyice gözlemledikten sonra da saatini kontrol etti. Kapüşonlu montunun fermuarını çekti ve zamanın geldiğini düşünüp harekete geçti. Artık onun için; Amansız, gizemli, zorlu ve macera dolu bir mücadele başlıyordu...”
Zaman, can çekişirken,
Akrep yelkovan, arasında;
Bir adım öteye gidemezken geceden,
Ay, ışığını çekerken sinesine,
Yıldızlar çekilirken kuytu karanlıklara,
Hüzün, Bakır bir çaydanlıkta demleniyordu,
Ve ben, son sigaramdaki dumanları da hapsediyordum içime,
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Ekmek bıçağında dilimleniyordu ömrüm;
Masum, yalınayak
Oysa herkes öldürür sevdiğini,
Kulak verin bu dediklerime,
Kimi bir bakışı ile yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözler ile…
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle.
Korkaklar öpücük ile öldürür...
Yürekliler kılıç darbeleriyle.
Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimi yaşlıyken.
Şehvetli ellerle boğar kimi
Kimi altından ellerle
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur
Kimi yeterince sevmez kimi fazla sever
Kimi satar; kimi de satın alır
Kimi gözyaşı döker öldürürken
Kimi kılı kıpırdamadan
Çünkü herkes öldürür sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez.
Sahte diplomalarla Mahmut Hoca'yı kandıran 'Hababam Sınıfı' yine sınıfta kalmış ve Özel Çamlıca Lisesi'ne geri dönmüştür. Ama sınıfın okula yeni atanan beden eğitimi hocası Badi Ekrem ile başı derttedir. Sürekli sınıfa egzersiz yaptıran ve koşturan hoca sınıfa çok nadir top oynatmaktadır.
Ailenin ve aşkın gücüne dair muhteşem bir roman…
Çok sevdiği karısı Mikaela geçirdiği bir kaza sonucu komaya girince Liam’ın dünyası başına yıkılır. Liam karısının bir daha asla uyanamama ihtimaline rağmen hem umudunu yitirmemeye hem de çocukları için güçlü olmaya çalışmaktadır. Günlerini Mikaela’nın baş ucunda oturup ona hatıralarını ve sevgisini anlatarak geçirmekte, bir mucize, bir umut ışığı görmek için dua etmektedir. Fakat daha sonra karısının geçmişine dair beklenmedik bir şey keşfeder: Mikaela ilk evliliğini dünyaca ünlü bir film yıldızı olan Julian True’yla yapmış ve görünüşe bakılırsa onu hiç unutamamıştır.
Liam yalnızca eski kocasının ismine tepki veren karısını hayata döndürmek için her şeyi göze alarak Julian’ı kasabaya çağırır. Birlikte kurdukları o sıcacık aile ortamının acı verici sırlarla dolu olduğunu öğrenmek Liam’ı paramparça eder. Hayatlarına giren bu yeni gerçekle birlikte umutlar, acılar ve hayal kırıklıkları birbirine karışacak, bazı şeyler sonsuza dek değişecektir.
Gümüş Gözyaşları, aşk uğruna her şeyini riske atmaktan çekinmeyen sıradan bir adamın hikâyesini anlatırken evliliğe ve bağlılığa dair dokunaklı ve akıllardan çıkmayacak bir portre çiziyor.
“Bu kitap bir mücevher! Hannah hikâyenin ana fikrini kusursuz bir temele oturtmuş ve satır aralarında anlatmak istediği her bir duygu damlası için derinlemesine düşünmüş.”
San Jose Mercury News
“Bir çırpıda okunacak türden bir kitap… Elinizden bırakamayacaksınız. Bu hikâye sizi hem ağlatacak hem gülümsetecek.”
Gümüş GözyaşlarıKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 20161,236 okunma