Erhan’la beraber havanın soğuğuna aldırış etmeden içimizde atlet, başımızda beremiz olmadan atıyoruz kendimizi evden dışarı. Yürüyoruz da yürüyoruz. Yokuşlardan aşağı freni boşalmış bir kamyon misali, kalabalıkların içinde adeta bir kar küreme aracı gibi önümüze çıkan insanlara yan gözle baksa ağız burun dolacak gibi atarlı yürüyoruz. Nereye
Şimdi terk edilmiş bu harabenin odalarında bir zamanlar düşünceler , duygular , umutlar ve dualar vardı . Söylendiği gibi ; bu dünyada bir tek “ Hüvel Baki “
Gururum mu incinmişti, yoksa bana ait olan bir şeyi kaybetmenin acısını sevmek mi sanıyordum bilmiyorum ! İnsan ikisi için de acı çekebiliyor ve ikisini de sevmek sanabiliyordu .