Görüşümüzü, ne sırf aklın hapishanesinde boğmalıyız, ne de zaptedilmez efsane bulutlarıyla savurup dağıtmalıyız. Zeka, akıl, hayal, efsane, keramet ve mucize, her gücü, yerli yerinde düşünüp kullanarak, değerlerimizi ruhlarımıza yeniden somut ifadeleriyle konuk etmeliyiz.