Eylül Türk

İlahi feyiz ve müjdelerin kapısı kapanmamıştır. Bunlar (mübeşşirat, sahih rüyalar) peygamberliğin parçasıdır. Yol berrak, kapı açık, amel meşrudur. Allah kendisine koşan kimseyi karşılamak için daha hızlı ko­şar.
Reklam
Kitaplar peygamberlere Allah katından indirildiği gibi (kitabı) anlamak da bazı müminlerin kalplerine Allah ka­tından indirilmiştir.
Mürid kendisini iç konuş­maya alıştırırsa, bu konuşma onunla kalbinde Allah’ı zikretmek arasına bir engele dönüşür. Çünkü kalp aynı anda konuşmayı ve zikri sığdıramaz. Böylece uzlet ve susmasında amaçladığı şeyi kaybeder -ki amaç, kalp aynasında kendisine tecelli eden Allah’ın zikridir-, Rabbinin tecellisi kalpte meydana gelir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Derrida
Ölümün zarureti en çok mutluluk ve zevk anlarımda musallat olur bana. Hayatımı gözümün önüne getirdiğimde, bir istisna hariç bütün mutsuz anlarımı bile sevme, onlara şükretme şansına sahip olduğumu düşünüyo­rum.
Sayfa 185Kitabı okudu
Derrida
Sevgi genellikle dil sevgisin­den geçer; milliyetçi yada muhafazakârca değildir bu, emek ama ispat ister. Dille her istediğinizi yapamazsınız; o bizden önce vardır, bizden sonra da yaşar. Dil üzerinde herhangi bir etkimiz olacaksa, bunu incelikli bir şekilde, saygısızlık ederken bile onun gizli yasasına saygı göstererek yapmamız gere­kir. Sadakatsiz sadakat budur işte...
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
Bir taraftan, gülümseyerek ve hiç alçakgönüllü davranmadan diyebilirim ki, henüz ben okunmaya başlanmadım , iyi okurlar (bütün dünyada belki birkaç düzine) olsa bile, as­lında bütün yazdıklarım ancak çok sonra ortaya çıkma fırsatı bulacak; ama bir taraftan da, ölümümden on beş gün, bir ay sonra geriye hiçbir şey kalmayacağını hissediyorum -yasal olarak kütüphanede tutulması gerekenler dışın­da. Size yemin ederim, bu iki varsayıma aynı anda, samimiyetle inanıyorum .
Sayfa 179Kitabı okudu
Derrida
Ne kadar sadık kalmak istersek isteyelim, her seferinde hitap ettiğimiz ötekinin tekilliğine ihanet etmiş oluruz. Özellikle de çok genel bir kitap yaz­dığımızda, kiminle konuştuğumuzu bilmeyiz, siluetler icat eder, yaratırız, ama artık bu bize ait değildir. Sözlü ya da yazılı, tüm bu jestler bizi terk eder, bizden bağımsız olarak hareket etmeye başlar. Makineler ya da kuklalar gibi...
Sayfa 178Kitabı okudu
Derrida
Biliyor musunuz, yaşamayı öğrenmek her zaman narsisist bir şeydir: İnsan mümkün olduğunca yaşamak, kendini korumak, varlıkta sebat etmek, kendinden sonsuz derecede büyük ve güçlü olan ve buna rağen “ben” denen o küçük şeyin parçalarını oluşturan ama her yerinden de taşan bütün o şey­leri geliştirmek ister.
Sayfa 177Kitabı okudu
Önce ümidim yoktu. Dayanamam sandım; Sormayın nasıl oldu, Ama işte dayandım.
Felsefe yapmak, ölmeyi öğrenmektir.
Sayfa 175 - DerridaKitabı okudu
Reklam
Gidemediğin yere git, Göremediğin yerde gör: Hiçbir şeyin ses çıkarmadığı Ya da tınlamadığı yerde duy, Böylece Tanrı'nın konuştuğu yerde olacaksın.
Sayfa 168Kitabı okudu
'Dosta hitap, selamlama ya da elvedanın uç noktası.'
Dost, bu kadar yeter. Daha ötesini okumak istiyorsan, Git, sen kendin yazı ol Ve sen kendin öz ol.
Sayfa 167 - Angelus Silesius'un 'Kerubi Seyyah' eserinin son satırları.Kitabı okudu
Bir üstada yetişemezsen Bırakmayan kişinin niteliğinde ol Nefsini ve gecesini paralar Onu paramparça yapar Teşbih ve Kuran ile geçirerek. Karşısında bulunana onu gösterir. Onu zayıf kıldı ve hayat verdi Ne olduğunu söylemeyince Aradığı şey onundu. Talebe ve hoca olarak. Bilgileri ona gelir Tek tek ve küme küme. İşte ona açıkladım Artık bundan asla ayrılmasın!
Bu yüce mertebeye rabliğiyle giren kimse, tutuşmuş bir kandil ile giren kimseye benzerken kulluğu ile giren kimse, ışığı bulunmayan bir fitil ile veya avucunda yanan, ancak tutuşmamış bir odun parçası bulunduğu halde giren kimseye benzer. Bu iki kişi, bu yüce mertebeye böyle girince, üzerlerine Rahman’dan bir nefes eser. Bu esinti nedeniyle kandil söner, odun tutuşur. Böylelikle kandil sahibi karanlık, odun sa­hibi ise, ışık veren bir nur içinde dışarı çıkar. Hazırlığın insana verdiği şeye bakınız!
Cinler, gereksiz işlerle ilgilenmede insanlara benzer. Zeki adam, insanlardan kaçtığı gibi onlardan da kaçan kimsedir. Çünkü onlarla oturup kalkmak, son derece değersiz bir iştir, bunun bir iyilik meydana getirmesi pek nadirdir, nedeni ise, cinlerin asıllarının ateş olmasıdır. Ateş ise, çok hareketlidir. Hareketi çok olan kimseye, her şeyin lüzum­suzu daha hızlı ulaşır.
16,7bin öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.