Her şeyin gerçek anlamını derhal görüyor, parmağını tam yaranın üstüne basıyordu. Halbuki kurnazlık bir fare gibi her şeyin çevresinde gezinir ve saklanır.
Ne kadar da kırılganız, diye düşündüm, ağzımızda büyük sözler geveler dururuz, her gün ve durmadan sağlamlığımızı ve aklımızı överiz ve bir anda devrilir ve ağlamamızı bastırmak zorunda kalırız.
Çoğunlukla, sıkıca yapıştığımız noktadan, varolmayı sürdürmek için bütün gücümüzle bir anda başka bir noktaya kopmamız gerektiğinin farkına varmıyoruz.
Gereksinimim yoktu, dolayısıyla da kimsem yoktu. Ama doğal olarak bir insana gereksinimimiz vardır, yoksa kaçınılmaz biçimde benim şimdiki durumumda buluruz kendimizi yorucu, dayanılmaz, hasta, kelimenin tam anlamıyla imkânsız.
Böylece nerdeyse hiç kimseyle konuşmuyorum ve ara sıra artık hiç konuşamayacağım duygusunu taşıyorum, konuşmayı unuttum, inançsızca konuşma alıştırmaları yapıyorum bakalım benden hâlâ bir ses çıkıyor mu diye