Sevgilim, bir gün kırılır da kalbim
Çarpamazsa artık senin için,
Sarmaşık örülü koyu serviler
Yükselirse göğe mezarımdan.
Öylece uzanıp beklerim ben
Koymalarını seni de toprağa,
Çürümüş kemiklerime o zaman
Ta derinlerde yine can gelir.
Ve getirdikçe esintisi rüzgârın
Bir avuç toprağı bana mezarından,
Kalbimin küllerinden yukarıya
Usulca bir ağıt yükselir.
Onu da benim gibi deli etmişler, deli,her solukta alıp da memleket kokusunu memleketi bir daha görmemek ihtimali.
Sevgilim,
Nerde, ne zaman hürriyet....
Ateş etmeye biz de inanıyoruz, fakat ilk olarak bir hedefimizin olması gerektiğine inanıyoruz. Hedef, menzilimize girdiği vakit kurşunu da, oy pusulasını da ait olduğu yere göndeririz.
Kalbim, şarkı söyleyen bir kul gibi, yuvası hareli bir sürgünde,
Kalbim, bir elma ağacı gibi,
Kalbim gökkuşağı renklerinde bir deniz kabuğu gibi,
Dingin bir denizde gezinen,
Kalbim hepsinden daha mutlu.
Bu eser kısa öz olabilir. Hayata aklınıza az da olsa hitap etmeyecek hiçbir kitap elimizde yerini alamaz. Bu eserde ilgimi çeken kısım "açlık sanatçısı" oldu. Bir sirk düşünün herşey hareket halinde olduğu için dikkat ve ilgi çekiyor ve bu yüzden izleniyor. Fakat açlık sanatçısı hareketsiz olduğu için hiçbir ilgiyi çekmiyor. Fakat alışılagelmiş düzeni farklı kılan sadece açlık sanatçısı. Aç kalarak sanat yapmak. Demek ki hayatta ilgi çekmek sadece ses ve hareket ile olmalıymış birçok insana göre. Oysa farklı olan ilgi çekmeli sıradan olan değil. Velhasıl sorun farkı yaratmaya çalışan insanda değil, sorun sıradanlığı kabul etmiş insanlıkta. Sonuç ne oldu. Açlık Sanatçısı keşfedilmeden ölüp gitti. Sonra da bir çöp gibi kaldırıldı. F.K.G
Açlık SanatçısıFranz Kafka · Venedik Yayınlari · 20216,1bin okunma