Herhangi bir dine bağlı olmayan bir insan için Tolstoy okumak bazen işkenceye dönüşebiliyor. Bilhassa kötülük ve zulüm karşısında sessiz kalıp; Tanrı’nın işi halletmesini, adaleti sağlamasını beklememizi öğütleyen teslimiyetçi hikayeyi tiksindirici buldum. Tanrı bütün kötüleri sizin yerinize öldürecektir, müsterih olunuz. O esnada ölürseniz günahı boynunuza.
Geri kalan hikayeler aslında dönüp dolaşıp her defasında dine bağlanmasaydı aslında çok daha anlamlı olurdu. Sonuçta durup düşündürüyor insanı. Ama Tolstoy bu, dediğim gibi. Vaaz vermeden duramıyor.
(Çeviride sürekli soba diye kullanılan kelimenin orijinalini merak ettim, zira insanlar sobanın üstünde yatmazlar.)