Adler'den okuduğum ilk kitap olan "Nevroz Sorunları" basit ve yalın bir dille aktarıldığından herkesin okuyabileceği ve anlayabileceği bir kitap. Kitabı okuduktan sonra bende bıraktığı etki etrafımızdaki çoğu insanın nevrotik olabileceği ve bazılarının henüz bunun farkında bile olmadığı düşüncesi oldu. Ve elbette bu kadar vaka okuduktan sonra nevrotik olup olmadığımın sorgusunu da yaptıran güzel bir kitap. Hem özeleştiri hem de topluma karşı daha duyarlı, daha dikkatli bir bakış açısı kazandırabilecek bir kitap olmasının yanı sıra ebeveynlerin muhakkak okuması gereken bir kitap olduğunun da altını çizmek gerekir.
Kalıtımsal bozuklukların ve yetersizliklerin kurbanı olduğuna inanan bir kişinin umutsuzluk duygularıyla çabalarını azalttığını ve böylelikle gelişmenin sürekli olarak geciktiğini görüyoruz.
Hayata bağlılığımız, başımızdan nasıl atacağımızı bilemediğimiz eski bir ilişkiden başka bir şey değildir. Gücünü sürekliliğinden alır. Ama bu ilişkiyi koparan ölüm, bizi ölümsüzlük arzusundan kurtarır.
Ama aynı zamanda, geleceği benim dışımdaki güçlerin de etkilediğini hatırlıyordum; daha fazla vaktim olsaydı bile, bu güçlerin karşısında etkisiz kalırdım. Olacakları değiştiremeyeceksek eğer, vaktinin henüz gelmemiş olması ne işe yarar?
Proust'un uzun cümleleri ve yaptığı tahliller çok başarılı olmasına rağmen kitap üçüncü bölümünden itibaren sıkıcı bir havaya bürünmüş. Son sayfalara doğru bitirmek için okuduğum bir kitap olmasına rağmen edebi bakımdan kaliteli bir eser olduğu için merak edenlerin okuyup bir de kendi açılarından değerlendirmelerinin faydalı olacağını düşünüyorum.
Albertine KayıpMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20202,176 okunma