Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tuğba solen

Seninle birlikte mutlu olacağız, çünkü derinlerde bir yerde ben de çocuğum. İnanır mısın, oyun oynamaya bayılırım.
Reklam
Çalışmanın gerekliliğinden, çalışmanın yaşam sevinci verdiğinden, çalışmanın onurundan çok söz açacaklar sana. İnanma. Bu dünyayı kim düzenlemişse onun işlerini kolaylaştırmak için uydurulmuş bir yalan. Çalışma bir tür şantajdır; yaptığın işi sevsen bile her zaman başkaları için çalışıyorsun, hiçbir zaman kendin için değil. Her zaman çaba harcayarak çalışırsın hiçbir zaman sevinçli değil. ve hiçbir zaman istediğin zaman değil. Hiç kimseye bağımlı değilsen bile, salt kendi bir karış toprağını işliyorsan bile, güneşin, yağmurun, mevsimlerin buyruğuna uyarak çapa sallamak zorundasın.
Son zamanlarda sık sık çocukluk fotoğraflarıma bakıyorum. Bu beden nasıl böyle büyüdü, o çocuk nereye gitti diye düşünüyorum uzun uzun. Her nereye gittiyse sonsuza kadar geri gelmeyeceğini biliyorum. Bir daha ellerim hiç öyle minik olmayacak yani, fiziksel bir şeyden bahsediyorum. Her nereye gittiyse ama, çok uzaklara gitmediğini de biliyorum. Buralarda işte... Geceleri kıldan ince, kılıçtan keskin köprülerde yürürken, köpekli tişörtü ve kanamış dizleriyle karşıma çıkıyor. Onun o masumiyetini görünce kucağıma alıp sarılmak, kalbime sokup saklamak geliyor içimden. Galiba öyle de yapıyorum. Büyürken çok yoruldu, şimdi biraz dinlendiriyorum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Herkesin evinde geçireceği bir son gece vardır. Çiçek kokan bir bahar gecesi midir, karlar uçuşan bir kış gecesi mi bilinmez. Kiminin son gece mührü güneşle vurulur, kiminin son gece yaprağı rüzgarla savrulur. Habersiz gelen misafire benzetmek olmaz. Haberli gelmektedir, ama kimsenin geleceğinden haberi yoktur.
Sayfa 185Kitabı okudu
Yaşadığımız bu kahrolası çağda, mutluluk dolu bir güne uyanacağımız ne malum?
Reklam
“Onu göreceğim! diye bağırıyorum sabahleyin uyanıp, neşe dolu güzel güneşe bakarken; onu göreceğim! O zaman bütün gün için başka hiçbir dileğim yok. Her şey, her şey bu umut tarafından yutuluyor.”
“Bu insansoyu denen, pek tekdüze bir şey. Pek çoğu, zamanın en büyük bölümünü sırf yaşamak için harcıyor ve kalan bir parçacık özgürlükten de öylesine korkuyor ki, ondan kurtulmak için elinden geleni yapıyor. Ey, insan yazgısı!”
Dünya milletleri hiçbir zaman insan ortak paydasında insan hürriyeti ve insan hakları etrafında birleşmediler. Her ne kadar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi yayınlanmış ve bu pek çok ülke tarafından kabul edilmişse bile güçlünün olduğu yerde hukuk değişir. Daha doğrusu hukuk güce göre değişir ve değişmektedir.
Sayfa 125Kitabı okudu
Toprağımızı, vatanımızı annemizden babamızdan çok sevişimizin nedeni budur. Bir zaman sonra doğduğumuz yer bizim ‘kutsal’ımız olmaktadır. Çünkü biliriz ki vatanımız, toprağımız özgür olmazsa annemiz de babamız da olmayacaktır.
Hamd etmekten aciz olduğuna şahit ol. Yüce rabbin bunu sana ilham edendir. Sana farz kıldığı namaz olmasaydı ona hamd etmeyi unutur ve anmazdın.
Reklam
Eve kapanıp kalmakla insan değiştirmek istediği bir dünyayı değiştiremez. Ama bunu anlamam için elli yılın geçmesi gerekiyormuş.
Aldatılmış olmanın özrüne sığınmak, bu da bir miskinlik değil mi?
Normal insanlar aynı şekilde normaldirler. Deliler ise farklı farklı delidirler.
Sayfa 150Kitabı okudu
İnsanoğlu gerçekten de çocukluğunda istediği şeyi bir gün başarabilir, ama o gün hiçbir zaman gelmiyor. Düşlenilen şeyin imkansız olduğundan ya da olasılıkların yanlış hesaplandığından değil; o şeyin istendiği gün ile gerçekleşeceği gün arasında çok fa rklı günler olacağından. Hem hayatı hem de isteyen varlığı değiştiren günler…
Karısının huzurlu nefesi bir rüzgar gibi dudaklarına vuruyor, yan yana olan bedenleri ara sıra, birbirlerini hissetmenin mutluluğuyla titriyordu. Ama susuyorlardı: Kalpleri, nesnelerin ebedi özgürlüğüne doğru özgürce salınıyordu; sözlerin karmaşasından ve insanların kanunlarından kurtulmuştu.
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.