Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tuğba solen

Karısının huzurlu nefesi bir rüzgar gibi dudaklarına vuruyor, yan yana olan bedenleri ara sıra, birbirlerini hissetmenin mutluluğuyla titriyordu. Ama susuyorlardı: Kalpleri, nesnelerin ebedi özgürlüğüne doğru özgürce salınıyordu; sözlerin karmaşasından ve insanların kanunlarından kurtulmuştu.
Reklam
Bir anda aklına yıllar önce okuduğu Kırık Cam Teorisi geldi. Psikolojik bir yaklaşım olan bu fikre göre, bir binanın camlarının çoğunun kırık olması durumunda insanlar diğer camları kırmak konusunda en ufak bir endişe yaşamazlardı. Hatta çoğu zaman bunu sırf eğlenmek için yaparlardı. Kimse bunun suç olabileceğini bile düşünmezdi. Benzer durum insanlar içinde geçerliydi. Bir kimsenin kırıklarını ve zayıflıklarını gören insanoğlu, bu kişinin acılarına taş atmaktan ve onu daha çok kırmaktan asla çekinmezdi.
Sayfa 226Kitabı okudu
Aşkın kadınla erkek arasında doğuşunun kuvvetli sebepleri vardır. Çünkü onu anneyle baba çocukta beraberce hazırladılar. O babanın aceleyle bağışladığı, anneninse uzun zaman dinlendirdiği enerji olarak, çocuğun içine elverişli zamanlara adanarak bırakıldı…
Sayfa 132Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yavrunun bedeni, kişiliği ve fikirleri büyüdükçe (ve çocuk anneye sığamayacak kadar büyüdükçe) çocuğun annenin içindeki karşılığı küçülmekte ve anne, buna karşılık varlığını dengede tutabilmek için ona karşı özlemini büyütmektedir.
Sayfa 128Kitabı okudu
Seyahatler çekiyor içim. Dünya yüzündeki tuzlu sularda ışıklı vapurların gittiğini, Paris’te kırmızılı, yeşilli, turunculu işaret fenerlerinin bulvarlar boyunca akan köhne taksilere sis içinde yol gösterdiklerini; caddelerde, meydanlarda gotik binaların kayalar misali yükseliverdiğini; ……… Bir üçüncü mevki vagonda yaşlı bir adamın şehir içlerinden tren geçerken, gençken oturduğu kahveleri tanıyarak titrediğini…
Reklam
En sevdiklerinizle geçirdiğiniz, sevilmeye değer hissettiğiniz anlara yoldaş olan tatlar ve kokular asla unutulmaz.
Sayfa 122Kitabı okudu
Taçlı gibi bir güzellik için her daim bir seven gerekirdi. Güzellik eğer seveni yoksa beyhude telaş demekti. Güzellik bir yemek ise sevgi onun yeterli miktardaki tuzu sayılıyordu.
Sayfa 219Kitabı okudu
Şüphesiz, sakin olduğumuzda hem biz çocuklarımızın duyguları ile daha kolay iletişim haline geçeriz, hem de onlar böyle bir durumda bizim gibi hissetme eğilimi gösterirler. Buradaki ana fikir şudur: Duygusal zindelik , yardımseverlik gibi, evde başlar!
Sayfa 461Kitabı okudu
Çocuklarda zorbalık, dizginlenemeyen duyguların ve engellenmeden doğan asabiyetin başkalarına yönlendirilmiş halidir.
Sayfa 407Kitabı okudu
Monptit, hayat budur işte. Hep giden birileri olur. Ne yürek unutur ne özlemler ölür. Bunlar sevgimizde yaşamaya devam eder. Ama birileri, zamanı geldiğinde gitmek zorundadır.
Sayfa 255Kitabı okudu
Reklam
Kur’an’da, insanın yaratılışı ve cennete konulması ile ilgili kıssada, yasak bir ağaçtan bahsedilerek Adem ve eşinin ondan yememesi istenmekte, sonra şeytanın aldatmasıyla her ikisinin birden ondan yedikleri ve sonra da avret mahallerinin görüldüğü ifade edilmektedir. Ancak kıssada, erkeğin özellikle kadın (Havva) tarafından aldatıldığına dair herhangi bir işaret yoktur. *Bkz. Bakara, 2/30-39; A’raf, 7/11-25; İsra, 17/61-65; Taha, 20/116-123.
Neyi sevdiğinizi bilmek, kendinizi önemsemenin önemli bir parçasıdır.
Fakat sonunda, Profesör Grant’in de çok güzel açıkladığı üzere, nazik, ahlaklı ve manevi değerlerine bağlı bir çocuk yetiştirmede anne ve babanın kullandığı kelimelerden çok daha önemli bir şey vardır. Nazik, ahlaklı ve manevi değerlerine bağlı ebeveynlere sahip olmak, asıl bu bize uzun yol aldırır.
Sayfa 140Kitabı okudu
Lev Vysgotsky, çocukları becerilerinin biraz üzerinde davranma konusunda teşvik etmeyi “yakınsal gelişim alanı” olarak adlandırır. Çocukların daha yüksek seviyede davranışlar sergilemesini kolaylaştıran bu tutum, çocuğa “Hemen oyuncaklarını topla” demek yerine “Oyuncaklarınla oynadığımıza göre şimdi onları ne yapalım?” arasındaki farkı yansıtır. İlkini söylemek daha kolaydır, daha “üstün” bir güç tarafından gelen tamamlanması gereken bir taleptir ve sorgulanmaz. Ancak, ikincisi çocuğun yeni yeni ortaya çıkan otonomisini destekler ve bilimsel çalışmalarla da kanıtlandığı üzere, öz-düzenleme ve yürütücü işlev becerileri üzerindeki etkileri çok büyüktür. Davranışsal kuralları dikte etmek yerine kuralları nazikçe öneren annelerin bir yaşındaki bebekleri, üç yaşına geldiklerinde gözle görülür ölçüde daha güçlü yürütücü işlev ve öz-düzenleme becerisine sahiptirler.
Sayfa 130Kitabı okudu
69 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.