Kötü durumda bir insanın bile adım başı göreceği öylesine çok güzel şey varken mi mutlu olamayacaksınız? Bir çocuğa bakın, güneşin doğuşuna bakın, bir otun boy atışına bakın, sizi seven insanların gözlerinizin içine bakışına bakın...
Ben şuna inanıyorum ki , üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız.
Bu kadar haklı olduğu halde , böylesine haksız görünmeye dayanamamıştır. Kaçmakla, bir bakıma bütün dünyayı suçlamaktadır belki de. Böyle bir topluluğun içinde yaşayamayacağını anladığı için kaçmaktan başka çare bulamamıştır.
İşte bunun için doktor ,kolumun başka tarihi var , bacağımın başka. Hangisinin beni nereye götürdüğünü bilemiyorum. Her birinin de başka hastalığı var. Başım çatlayacakmış gibi ağrıyor ; kolum bacağım, tabir caizse başını alıp gitmek istiyor. Fakat, alıp gitmek istediği baş onun değil ki. Bütün organlarım böyle hastalıklı bir başın buyruğunu dinlemek istemiyorlar. Hastalıklı beynimin de oyunları var : Büyük hayaller kuruyor ve ne yazık ki beceriksiz organlarıma söz geçiremiyor. Onlar da aklımın yaşantısını rezil ediyorlar.