Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bart Curlish

Ama diplomatların çözemedikleri bir sorunun barut ve kanla çözümlenebilmesi çok daha zor galiba.
Reklam
İnsanın hayvanlardan bir farkı da hayatını planlayabilmesidir.
Politik yaşamın ilkesi egemen güçtedir. Yasama gücü devletin yüreği, uygulama gücü de beynidir; bütün öbür parçalara canlılık sağlar. Beyin felce uğrasa bile insan yine yaşayabilir. İnsan aptal kalır ama, yine de yaşar. Ama yürek görevini göremez olunca, canlı varlık da ölür. Devlet yasalarla değil, yasama gücüyle yaşar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu eşitlik, gerçekte yeri olmayan bir ham hayaldir diyorlar. Peki ama, ister istemez kötüye kıllanılacaktır diye eşitliği hiç değilse düzene de sokmamalı mı? Olayların gücü hep eşitliği ortadan kaldırmaya yöneldiği içindir ki, yasaların gücü her zaman eşitliği sürdürmeye çalışmalıdır.
İnsanlar arasında politikayla dinin aynı amacı olduğu sanısına kapılmamalı. Ulusların ilk kıruluş günlerinde bunlardan biri öbürüne sadece araçlık eder.
Reklam
Lüks az olacak ya da hiç olmayacak. Çünkü lüks ya zenginlikten doğar, ya zenginliği zorunlu kılar; zenginin de yoksulun da ahlakını bozar; Lüks, yurdu gevşekliğe ve yokluğa sürükler; devletin elinden bütün yurttaşlarını alır, onları birbirine, hepsini de kamuoyuna köle eder.
İnsan boyun eğmeye zorlanıyorsa, boyun eğmek zorunda değil demektir.
Kitab-ı Mukaddes yazarlarının esinlendiği eski öyküler
bu öyküler aynı zamanda pek çok insan için zihinsel anlamda teşvik edici de olmuştur. Örneğin yaratılış söylencesini ele alalım. Tanrı insanoğullarına görevimizi söyler:"Verimli olun, çoğalın. Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın... Yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun." 4000 yıllık bu inanç geleneğinden gelen bizler bu sözlerle Dünya'yı egemenliğimiz altına almamızın meşru kılındığını düşünüyor, bunu Tanrı emretti, diyoruz.
Karanlıkçağ'da psikoposlar siyasetle meşguldüler, öyle ki sık sık savaşlara katılıyorlardı. Savaşlarda kılıç yerine gürz taşıyorlardı, çünkü din adamı olarak, kan dökmelerine izin yoktu ama kafataslarını özgürce parçalayabiliyorlardı.
Arapların fethettiği ülkelerdeki milyonlarca insan dinlerşni değiştirdi, Müslüman oldu. Belki de, inananların görevlerini son derece açık bir biçimde ortaya koyan bir din onlara çekici gelmişti.
Reklam
Hayır, insanda özgür irade yoktur. Özgür iradeye güvenmek, insanın fiilerini idare eden duyguları ve aklî sebepleri görmemek, bir düşüncenin fiil hâline gelebilmesi için ne kadar çok şartı aşmaya mecbur olduğunu bilmemek demektir. İnsanları bütün hataları ve meziyetleriyle insan olarak kabul etmeliyiz ki nefse tutsaklık belasını yakînen teşhis ederek şifa bulması için çalışabilelim: Özgür irade bir gaye, bir nihai hedef, bir idealdir. Bu gayeye doğru koşacağız, bu manevî olgunluğu kazanmaya çalışacağız.
Yaşam tarzı feminizm, ne kadar kadın varsa feminizmin de o kadar biçimi olabileceği fikrine kapı açtı. Bir anda feminizmin politik içeriği yavaş yavaş boşaltmaya başlandı. Dahası, siyasi görüşü her ne olursa olsun, ister muhafazakâr ister liberal her kadının, femi­ nizmi kendi yaşam tarzı içine yerleştirebileceği varsayımı hızla kabul gördü. Bü bakış elbette feminizmi daha kabul edilebilir kildi; zira altında, kadınların kendilerini ya da kültürü temelden sorgulama­ dan veya değiştirmeden feminist olabilecekleri düşüncesi yatıyor­ du. Örneğin, kürtaj meselesini ele alalım. Eğer feminizm cinsiyetçi baskıyı sona erdirmeyi amaçlayan bir hareket ise ve kadını üreme­ ye ilişkin karar haklarından mahrum bırakmak da cinsiyetçi baskı biçimlerinden biriyse, demek ki kişi hem kürtaj tercihine karşı hem de feminist olamaz. Feminist politika ivme kaybetmektedir, çünkü feminist hareketin net tanımları muğlaklaşmıştır.
"Is your glass half empty or half full?" "I think I'm greatful to have a glass."
244 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.